…**ESKİ YAZILARIM 2014/16…

01 ARALIK 2014/PAZARTESİ

 

 

 

BAYRAMLIKLAR

Zorla uyuduğumuz gecenin sabahında; uyandığımızda babamızı bayram namazından dönmüş, annemizi bayram yemeğini pişirmiş bulurduk. Kahvaltımızı alelacele yer; sokağa çıkışı düşlerdik. Annem hepimizle ayrı ayrı ilgilenir giydirir hazırlardı. Önce evin içinde; babadan başlanarak bayramlaşma olurdu. Biz de öyle yapardık. Günler önceden aldığımız naylon ve lastik ayakkabılar, erkeklere göre triko Antep malı kazak ya da mevsimine göre düz yaka/hâkim yaka işlik/gömlek ve siyah moliskin/terlen kumaşından beli lastikli pantolon, kızlara dikilen belden büzgülü basma elbiseler, herkesi başka bir havaya sokardı. Normal zamanlarda giysilerin çoğu yamalıydı. Yeni elbiseler bizim için çok önemliydi. Her bayram aynı duyguları yaşardık. Yine de doymazdık. Çocukluğun saflığı bu olsa gerek. Kendimizi ödüllendirilmiş sayardık her halde.

Güzden kaynatılan buğdayların; bazen dingelerde (tek öküzle çekilen taş değirmenlerde) ya da el dibeğinde döğme haline getirilmesi ile çömlekler dolusu keşkekler, yahniler yapılır; yanına üzüm veya kaysı hoşafı çıkarılırdı sofralara.

 


02 KASIM 2014/SALI

 

 

 

 

Durumu daha iyi olan aileler etli köfte ve pirinç pilavı pişirirlerdi. Tatlı olarak baklava veya kadayıf maharetli ev hanımlarının işiydi. Zahmetliydi çünkü. Tabi ki yokluğun ve yoksulluğun adını yaşayanlar bilir.

Yeni alınan ne varsa bayramlarda ortaya çıkarılırdı. İnsan aklına gelen her şey…

Kahvaltıdan sonra en yakın komşulara gidilirdi. Küçükler gider, büyükler beklerdi. Gün boyunca hemen hemen her eve gidilirdi. Kimse unutulmaz, kimse yadırganmazdı. Çünkü her evin çocuğu vardı ve onlar da her eve giderlerdi. Üç gün sürerdi bu bayram gezmeleri. Dostluklar yenilenir küskünler barışırdı.

Yöresel adet miydi bilmiyordum ama özellikle nişanlı kızlara gönderilen bayramlık hediyeler çok önem arz ederdi. Adeta yarış havasında geçerdi bu hediye göndermeler. Kaynanalar ayrı ayrı anlatırlardı gönderdiklerini, kız anası ayrı anlatırdı kızına gelenleri. Bunlar toplumun güzel taraflarıydı aslında. Sadece bayramlarda değil; diğer zamanlarda da her şeyden “Pay gönderme” adedi vardı ki apayrı bir şeydi…

 

03 KASIM 2014/ÇARŞAMBA

 

 

 

 

Özellikle gönderilen hediyelerden çok etkilenen; memnun olan gelin adayları, köşesine kanaviçe ile isminin baş harfini işlediği mendili ya kendileri verirdi ya da en yakın birisi ile gönderirdi. Hoştu. Fakirlik vardı ama sadakat ve güvenme vardı. Delikanlı sevdiği kıza “Ölürsen yerin; yaşarsan benimsin”, kız sevdiği delikanlıya, “Seninle gelinlik; sensizken kefen giyerim” diyerek söz verirdi. Öyle ki herkes sevdiğine, kendine has maniler yazardı. Böyle daha da anlam kazanırdı ilişkiler…

Biz de bayramlarda köye giderdik. Köyde herkes hayvan beslerdi. Evlerde artan sütlerden yapılan yoğurtlar tuluklarda/yayıklarda geceden çalkalanmaya başlanırdı. Tereyağı alınıp hazırlanırdı. Elde edilen ayran tas tas ikram edilir. İsteyen su yerine; isteyen yemeğin yanında içerdi. Yaz kış evlerden yoğurt eksik olmazdı. İnek, manda ve koyun beslenirdi. Hemen hemen her mevsim süt bulunurdu. “Ağaran” dedikleri süt ve süt ürünleri hala ömrümüzde önemli bir yer tutar.

 

04 KASIM 2014/PERŞEMBE

 

 

 

 

 

Anneannemi hatırlıyorum. Öldüğünde ilkokul öğrencisiydim. Ne zaman onlara gitsek; tuluk (yayık)tan çıkardığı tereyağından bir kısmını “Kalın/fetir” diye adlandırılan tandır ekmeğine sürüp bana verirdi. Anneannem sabahın körü dedikleri, tüm işleri organize eder mal davarı yaylıma gönderir; gidenleri yola salar ve ondan sonra da kalanlarla birlikte kahvaltı yapardı. Bayram seyran fark etmezdi onun için. Günümüzün “süper babaannesi” idi sanki… Doğurduğu on çocuktan sekiz tanesi yakınlarında idi. Her bayram yanındaydılar. Gün akşama varmadan diğer ikisi de gelirdi. Gelenlerin ve oradakilerin çocukları da evin neşesini artırırlardı. Sevgi, bayram coşkusu ile birleşince anlatılamaz bir güzelliğe bürünürdü.

Riyadan gösterişten uzak; yarının umutlarını çocuklarının gözlerinde gören, fakirliğin hissedilmediği bayramlarımız vardı. Esnaf ve halk zekât ve fitrelerini yörenin ihtiyaç duyan insanına verdiği için bayram ihtiyaçlarını alabilme şansını yakalarlardı. Fakirini gözeten konu komşular vardı.

G. DÜŞENLER

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir