Gözlerinin sessiz bıraktığı,gecelerin sevdası,
Papatya mevsimi geçti.
Deniz, hava ve sensizlik,
Kimin umurundayım ki…
Hasret;
Boğazımda yutkunamadığım bir lokma,
Özlediğim yitirilmişlikler var içinde…
Sana kırgınlığım;
Yumruklarını sıkmış bekliyor.
Yüreğim senli ağıtlara yanık,
O sevdanın adı ben olmazsam olmaz…
Yalan sevdaların yaşayışına kapılma,
Huzura söylenen her heceyi notaya bağla;
Araya yalan katma sakın,
Saçlarını toplayayım her öpüşün ardında…
Kızıllığı olabildiğnce artmış bir sarıda gün,
Gülüyorum ağıt yakışmaz diyenlere;
Her şeye rağmen tek hecedir sözüm; GEL..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Yalvarmalarına götürdün yalancıların,
Ismarladın bulutların ağlamalarına;
Deli taylar ürkekliğindeki,
Zamanın kıyılarında;
Nöbetlere bıraktım geceleri,
Neler duymadım neler; bir bilsen…
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Yutkunamadığım hasretleri kusacağım,
İçinde ben olmadığım sevda senin olsun.
Yeniden notalara dökeceğim;
Duygusal heceleri.
Ağıtlar yakmayacağım kalan günlerde,
Anlaki;
“Anlatılan Sen” yoksun kitabımda.
Sonbahardan başka mevsim tanımayacağım,
Yılların bendeki izlerine benziyor.
Yalnızlığın beni sarıp sarmalaması,
Gözlerinin yüreğime değmediğinden…
Olsun ne çıkar bun dan sonra,
Yaşanmış acıların bedelini ödeyeceğim
Bir vedanın ardından…
İPOTEKLİ BEDENLER