…**YARIM ARZULAR…

10 ŞUBAT 2014/PAZARTESİ

 

YARIM ARZULAR

İnan bir bardak suda koptu koca fırtına,

Bu dünyanın derdini alıp vurdun sırtıma,

Gurbet denen buralarda yarım kaldı arzular,

Bütün dünler terk etti hiç bakmadı ardına.

 

Benimle öksüz şimdi yaşanmış anılarım,

Sevdalık mahkûmların suçunu ben anlarım,

Gurbet denen buralarda yarım kaldı arzular,

Unuttu gitti dünü arayıp soranlarım.

 

Bu hal bilmez günlerin aynı dünü yarını,

Zıvanası bozulmuş kaçırdık ayarını,

Gurbet denen buralarda yarım kaldı arzular,

O dünlerde patlatmış zaman bütün arını.

 

Kendime isyan ettim ömrümden günler çaldım,

Bir sevdanın uğruna beni yollara saldım,

Gurbet denen buralarda yarım kaldı arzular,

Dünden gözler ufukta, gün batımında kaldım.

G. DÜŞENLER

…**AFORİZMA 2014/6…

08 ŞUBAT 2014/CUMARTESİ

 

_ “İçime akıttığım gözyaşlarım; bir gün beni boğarsa şaşırmam. Bir kaşık suda fırtınalar koparılıyor…”

 

 

 

 

 

 

 

 

09 ŞUBAT 2014/PAZAR

 

_ “Bir kurtuluş çabası değil kaçışlarım… Benimle yaşamaya var mısın diyemiyorum. Çünkü incitmez beni acılar, ayrılık kadar.”

G. DÜŞENLER

…** HER ADIM…

07 ŞUBAT 2014/CUMA

 

HER ADIM

Geçti çocukluk günlerim,

Hep bir geçmişi düşlerim,

Gün gün ölüme her adım,

Bir hayal oldu dünlerim.

 

Geçti günler bir kafeste,

İrkilirim gelen seste,

Gün gün ölüme her adım,

Bitiyorum her nefeste.

 

Geçti ömrüm düşüm gibi,

Dert büyüdü yaşım gibi,

Gün gün ölüme her adım,

Acı yağdı hışım gibi.

G. DÜŞENLER

…**ESKİ YAZILARIM 2014/2…

04 ŞUBAT 2014/SALI

 

DUL VE YETİM

    Kocası öleli daha altı ay olmamıştı. Bir kuması ve iki çocuğu ile birlikte dokuz baş nüfusla bir ‘’tandır evi’’ tabir ettikleri damda yaşamaya çalışıyordu. Çaresizliğin tavan yoksulluğun taban gösterdiği günleri atlatmaya çalışıyordu. İki dul kadın, üçü kız yedi çocuk. Hayat zordu. Vesselam…

   Bir bahar sabahı henüz kahvaltıdan kalkmışlardı. Bir ara eşinin amcasının büyük oğlu kaldıkları tandır evinin kapısına geldi. ‘’Gelin, gelin’’ diye seslenerek içerideki beş çocuk annesi Zübeyde’yi çağırıyordu. İsmiyle hitap edemediği için ‘’Gelinim’’ anlamına gelen ‘’Gelin’’ diye seslenmişti. Zübeyde eşinin akrabasını kapıda görünce önce çok şaşırdı. Eşi öldüğünden beri kimse arayıp sormamıştı. Altı ay az bir zaman değildi. Öncelikle ‘’bizimle ilgilenecekler’’ diye hayra yorumladı. Eşinin akrabası ve diğerleriyle de yüz yüze konuşamadığı için ‘’gelinlik eden’’ anlamına da gelen ‘’gelin’’ diyorlardı. Hoş eşinin sağlığında da pek gelmezdi erkek akrabalar.

    Kendisine cevap verilemeyeceğini bildiği için otomatiğe bağlanmış robot gibi ‘’Hacı babamın selamı var. Siz iki gelin babanızın evine gidebilirsiniz. Çocukları biz yanımıza alacağız. Zaten paylaştık. Her kardeş birer tane alacağız. Ötekiler Hacı babanın yanında kalacak. Ailelerinize haber yollayın; gelip sizi alsınlar.

5 ŞUBAT 2014/ÇARŞAMBA

 

 Bir hafta sonra bu çocukları alacağım ve bu kapıya kilit vuracağım. Başınızın çaresine bakın.’’ Diyerek arkasını döndüğü gibi gitmişti.

   Zübeyde bu söylenenlere çok içerlemişti. İki gözü iki çeşme ağlaya ağlaya Hacı babanın evine gitti. Evde erkekler yoktu. Herkes işine gitmişti. Olup bitenleri olduğu gibi Hacı babanın küçük eşine anlattı. Hacı baba da iki evliydi. Bu arada evdeki iki gelin ve iki kızları da söylenenleri duymuşlardı. Hepsi de çok şaşırmıştı. Zübeyde kapıya duyurulsun diye Hacı babanın eşine ‘’Oğlun kapıma gelip çocuklarımı almaya kalkarsa evimi yakar kafamı kırar gider karakola şikâyet ederim. Sizden bir şey görmedik. Bir şeyde istemiyoruz. Yeter ki bizden uzak durun. Babama da haber göndereceğim. Her gece bir kardeşim bizim yanımızda kalacak. Gelene boyunun ölçüsünü verir’’  diyerek oradan ayrıldı. Eve geldiğinde kuması kapının eşiğine oturmuş onu bekliyordu. O da ağlıyordu. Kumasını ağlar halde görünce gözyaşını sildi Zübeyde. ‘’Ağlama. Ben onlara diyeceğimi dedim. Eğer yürekleri varsa bir daha bu kapıya gelirler. Anaları, gelinler ve evdeki kızlar bile bunun yanlış olduğunu söylediler. Hem de çok üzüldüler. Kocamız ölmüş olabilir. Bu günden sonra çocuklar bizim emanetimizdir. İkimiz karı koca olacağız birbirimize.

 

 

 6 ŞUBAT 2014/PERŞEMBE

Çocuklarımıza analık babalık yapacağız. Rahat ol. Gün daha yeni başlıyor. Ağlamakla iş çözülmez’’ diyerek kumasını elinden tuttu ve içeri götürdü.

    Zübeyde’nin o çıkışmasından sonra bir daha tekrarlanmadı söylenenler. İki kuma birlikte çocuklarını büyüttüler. Okuyanlar okudu. Hepsini evlendirdiler. Torunlarının çoğunu göremediler. Belli aralıklar içinde peş peşe öldüler.

   Şimdi o annelerinin ellerinden alınmak istenen, alınmaya çalışılan çocuklar; birer anne, birer baba oldular. Hatta torun sahibi bile olanlar var.

    Dul olmak, yetim olmak suç değildir. Suça itmek ve ortamı hazırlamak isteyenler suçludur.

G. DÜŞENLER

…**BAŞUCUMDA…

03 ŞUBAT 2014/PAZARTESİ

 

BAŞUCUMDA

 

Bekçi gibi durur kapıda hasret

Sayende acılar hep başucumda

Benim bu çektiğim herkese ibret

Sayende acılar hep başucumda

 

Beni dost sanıyor tüm eziyetler

Hebaya görüldü bütün niyetler

Uykuları böldü bende nöbetler

Sayende acılar hep başucumda

 

Bin umutla sevdam gözümde kaldı

Umudun yerini hasretin aldı

Her sabah kapımı yalnızlık çaldı

Sayende acılar hep başucumda

 

Her nazar her gülüş her hal batıyor

Gün gece el ele derde atıyor

Kime dönüp baksam bir kaş çatıyor

Sayende acılar hep başucumda.

G. DÜŞENLER

…**AFORİZMA 2014/5…

01 ŞUBAT 2014/CUMARTESİ

 

 _ “İnsanları taşıyan ayakları, götüren umutlarıdır. Umut görünmez bir bağdır.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

02 ŞUBAT 2014/PAZAR

   _ “Geceyi çok seviyorum… Ardından güneş göz kapaklarıma vurunca yalnızlığımı hatırlatıyor…”

G. DÜŞENLER

 

…**ZOR GELDİ…

31 OCAK 2014/CUMA

ZOR GELDİ

Dün akşam dostlarım bizi sordular

O’nu görmüyorum demek zor geldi.

Her halime seni katıp andılar

O’nu görmüyorum demek zor geldi.

 

Konuşup durdukça arttı yaralar

Dostlarım anladı dünde kaldılar

Bugüne gelmedik daha sonralar

O’nu görmüyorum demek zor geldi

 

Söylesem yakışmaz demesem yara

Yüreğimde geçmiş; leke kapkara

Üstüme çok geldi dostlar bir ara

O’nu görmüyorum demek zor geldi.

 

Her şey gizledi seni sözlerim

Seni unutsam da dünü özlerim

Andıkça geçmişi doldu gözlerim

O’nu görmüyorum demek zor geldi.

G. DÜŞENLER

…**YETİŞMEK…

30 OCAK 2014/PERŞEMBE

YETİŞMEK

Mevsimlere benzer ömrümüz

Doğar büyür ve ölürüz.

Doğarken güllük gülistandık,

Ölümlerden sonra; karla örtülüyor üstümüz.

 

Bir gül görürüz taze açılmış,

Koparılmaya göz atılmış;

Hayata benzeyen siyah beyaz içinde,

Görürüz ki hoyratça koparılmış.

 

Dolunayda yakamoz düşer suya,

Dalarım derin uykuya;

Kavuşmaya bütün çırpınışlar,

Uyumak; yetişmektir rüyaya.

G. DÜŞENLER

…**SANA OLAN İSYANIM…

29 OCAK 2014/ÇARŞAMBA

SANA OLAN İSYANIM

Doğruyu söyleseydin giderken ardın sıra,

Duyulmazdı belki de sana olan isyanım.

Sözüne içlenerek kanamasaydı yara,

Duyulmazdı belki de sana olan isyanım.

 

Her şeye lades dedim, hoş gördüm gidişini,

Gözyaşıma sakladım bana gelmeyişini,

Bir oyun saymasaydın gidip dönmeyişini,

Duyulmazdı belki de sana olan isyanım.

 

Yanımda bile bana tattırdın acıları,

Yutkundum göstermedim kimseye sancıları,

Peşime takmasaydın dostun yalancıları,

Duyulmazdı belki de sana olan isyanım.

 

Beddua etmiyorum benim gibi çek yeter,

Sayende hayatımdan oldum sürgün derbeder,

Demeseydin bu sevda geldiği gibi gider,

Duyulmazdı belki de sana olan isyanım.

G. DÜŞENLER

…**BAHANE…

28 OCAK 2014/SALI

BAHANE

Yağmurlu bir yeni yıl,

Masada semaver fokur fokur;

Baş başayız kamelyada.

Ne yağmurun sesi var,

Ne fokurdayan suyun buharı…

 

Yağmurlu bir yeni yıl,

Elini tutmuşum, başın omuzumda;

İçimizde Akdeniz’in sıcaklığı,

Gönlümüz kabarmak da.

 

Yağmurlu bir yeni yıl,

Ne semaver fokurtusu;

Ne kameriye,

Ne de yağmurun sesi;

Bunlar birlikteliğimizin bahanesi…

G. DÜŞENLER