…**GİZDE BİR GİZ…

27 OCAK 2014/PAZARTESİ

GİZDE BİR GİZ

Dünyamı sakladı zaman göçünde,

Bir hayat gizliydi başka biçimde,

Renkleri aradım, durdum içinde,

Yüreğimi yakan gözde bir giz var,

Adını yazdığım kumsalda iz var.

 

Gözlerin gözümden gönlüme girdi,

Yüzüne baktıkça içim eridi,

Eski gülüşlerin umut verirdi

Tebessüm ettiğin yüzde bir giz var,

Adını yazdığım kumsalda iz var.

 

Geceler bitmeden al hayalini,

Gönül kaldıramaz aşk vebalini,

Unutmuşum sayma dünkü halini,

Sevgilim dediğin sözde bir giz var,

Adını yazdığım kumsalda iz var.

 

Kudurmuş zamanlar gizli ve sessiz,

Sadakat vurulmuş çölleri ıssız,

Dillere pelesenk, özde manasız,

Aşk diye bilinen gizde bir giz var,

Adını yazdığım kumsalda iz var.

…**AFORİZMA 2014/4…

25 OCAK 2014/CUMARTESİ

 

 

 

 

_ “Duygularını senin sesinden dinlediğimde içim bir hoş oluyordu. Şimdi gönderdiğin mesajların aynısı arkadaşlarıma da geliyor.”

 

 

 

 

 

 

 

26 OCAK 2014/PAZAR

 

_ “Gidişimin ağrısı varlığımın sancısından ağır gelecek kalbine, yenileceksin… Öğreneceksin beraber yaşamayı.”

G. DÜŞENLER

…**ESKİ YAZILARIM 2014/1…

ESKİ YAZILARIM

21 OCAK 2014/SALI

YAŞAYAN ANILAR

    Muhabbet nereden başladı bilmiyorum. Aslında konumuz yaz tatili idi. Bir anda kız konusu girdi meclise. Herkes kendi ukdesini anlattı anladığım kadarı ile.  Bir ara ilçedeki ortaokul son sınıf öğrencisi bir kızın kendisine sataşan üç erkek öğrencinin kafalarını kırdığını anlattı arkadaşlardan biri. Beni çok etkilemişti. Bende o zaman lise ikinci sınıftaydım. İlçenin dışında yatılı okuyordum. Fazla bir zaman aralığımız yok. Hiç kimseye belli etmeden o arkadaştan kızın ailesi ve kendisi hakkında bilgi topladım. Adını öğrendim. Anlaşılan çok etkilenmiştim. Tanımalıydım.

   Yavaş yavaş kafamda kurdum. Senaryolar hazırladım. Okullar kapanmadan takip ettim. Bedenen/şeklen tanıdım. Yaklaşan zaman içinde okullar tatil oldu. Yaz tatilinde ortaokulu bitirmiş biri olarak işe başladı. Bunu fırsat bilerek; duygularımı ve beğenilerimi anlatan isimsiz bir mektup yazdım. İkinci mektupta inançlarını ve iffetine sadakatini tema olarak işledim. Bu mektupta adımı ve adresimi yazdım. Ama uzun süre bekledim. Yine cevap alamadım. Üçüncü mektubumda arkadaşlık ve samimiyet duygularımı anlatan cümlelerle süsleme yaptım. Bu arada yaz tatili bitti. Okula yeniden başladım. Ümidimi hiç yitirmeden dördüncü mektubu gönderdim. Bu mektubumda aile bağlarını ve yetiştirilme konusunu işledim. Bu defa okul adresimi yazdım.

22 OCAK 2014/ÇARŞAMBA

 

Zaten ikinci mektubumla birlikte gizli hayranlığım aşikâr olmuştu. Dördüncü mektubumdan sonra her gün idarede nöbetçi olan arkadaşlara tembih ediyordum. ‘’Mektup postacının elinden alınacak; eğitim şefi görmeyecekti’’ öğrenciye o tür mektuplar yasak.

    Dördüncü mektuptan sonra temkinli olmaya çalıştım. Gözümü yola kulaklarımı sese bırakıp beklemeye başladım. Zaman geçiyordu… Birinci dönemin son aylarına doğru, bir öğlen yemeği molasında nöbetçi öğrenci arkadaşım; bana bir mektup olduğunu ve postacının mektubu eğitim şefinin masasına bıraktığını söyledi. Artık boğazdan yemek geçer mi? Hemen idareye geçtim. Yemekten dönen hizmetliye yanaştım. Eğitim şefinin odasında bana ait bir mektubun olduğunu fakat bir kızdan geldiğini söyledim. Amcam beni anlamıştı. Hemen gidip getirdi. Bana teslim etti. O adamın manidar bakışı anlatılmaz. Kalbimin çarpıntısı adeta dışardan duyuluyordu. Aldım mektubu ve ikinci kattaki dersliğe çıktım. Ellerim titremeye başladı. Cevap geldiği için sevinmiştim. Zarfın üstünde sadece ikimiz adı vardı. Tabi ki benim adımın yanında soyadım ve adresim vardı. Ya içinde yazılanlar olumsuz, gurur kırıcı, aşağılayıcı olursa tepkim ne olur. Ne yapayım ya da yapabilirim diye düşünmekten kendimi alamadım bir an…

  

23 OCAK 2014/PERŞEMBE

 

Mektubu açtım. Koca sayfada dört satır yazı vardı.

                                 ‘’ Sayın ARAS

                                    Bu sizin dördüncü mektubunuz.

                                    Benden cevap bekliyorsunuz. Size ne yazabilirim ki?

                                    Unutmayın erken açan çiçek çabuk solar…   

    Defalarca okudum. Yazı dört satırdı. Fakat içinde dünyalar vardı. Zaten son cümle bana yetti. Öyle de oldu. Yazışmalarımız aynı gizlilik içinde sıklaştı. İki yıl yüz yüze gelmeden arkadaşlığımızı sürdürdük. Hiç kimseye söylemedim. O da söylememişti. Tek fark, abisinin eşi bir mektubumu görmüştü. Kötülük çıkar diye o da eşine söylememişti. Üçüncü yılımızda düğünlerde kalabalık mekânlarda ortamlarda yüz yüze görüşmeye ve telefonlaşmaya başladık. Bu arada yüksekokula devam ediyorum. Son sınıftayım. Öğretmen olmama az bir süre vardı.

    Bir sabah okulumu arayarak kendisine dönmemi aramamı istemişti. Öğlen yemek saatinde kendisini aradım. Konuştuklarında çok korktuğunu ve abisinin kendisini kayınbiraderi ile evlendirmek istediğini belirtti. Bende ona beni beklemesini, olmazsa hemen istetebileceğimi; dünürcü gönderebileceğimi ya da son

24 OCAK 2014/CUMA

 

şans olarak gelirse kaçırabileceğimi söyledim.

 İstikbalimi göze almıştım. Bunca yıllık arkadaşlığın hatırı yok sayılamaz. ‘’İstemeye gelseniz de abim vermez. Kaçmak hiç olmaz’’ deyince; ‘’Sana mutluluklar” diyerek telefonu kapattım.

 Kimseyle paylaşmadan, adını kirletmeden ve tertemiz başlayan bir ilişki yine benim tarafımdan tertemiz bitti.

    Yas tutamam…

   G. DÜŞENLER

…**KİMSE TUTMASIN…

20 OCAK 2014/PAZARTESİ

 

KİMSE TUTMASIN

Kendini sevdirdin bana gülüşle,

Bir ömür boş yere akıp bitmesin.

Al benim adımı gönlüne işle,

Gayri başkasına meyil etmesin.
Oku mektupları hep hece hece,

Ruhun güzelleşir beni sevince,

Dünü düşünerek uyu her gece,

Yüzünden gülüşün izi gitmesin.
Gölgeler sinmeden gönül bahçeme,

Umudunu doldur getir bohçama,

Bir yemin edelim sevdadan yana,

Seni bekleyen göz yolda kalmasın.
Hayat çok güzel insan sevince,

Mutluluk çoğalır o yar gülünce,

Yanımda ol benim vadem dolunca,

Uzattığım eli kimse tutmasın.

 G. DÜŞENLER

…**AFORİZMA 2014/3…

18 OCAK 2014/CUMARTESİ

 

     _ “Oturdun yüreğime adres sormayan kurşun gibi. Kalsan ağır geleceksin, çıkarsam canım yanacak…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

19 OCAK 2014/PAZAR

 

      _ “Aşka kaçmak var deli dolu. Ya da aşktan kaçmak var; körkütük…”

G. DÜŞENLER

…** YİNEDE DÖN…

17 OCAK 2014/CUMA

 

YİNE DE DÖN

Yansa da gönlüm derdinden,

Yine de dön demem sana.

Kan damlasa ciğerimden,

Yine de dön demem sana.
Gecelere mahkûm olsam,

Bir başıma yalnız kalsam,

Dört bir yandan çare umsam,

Yine de dön demem sana,
Her güleni kıskansam da,

Tüm sözlere inansam da,

Çıkış yolu bulmasam da,

Yine de dön demem sana.
Acı tatlı her karede,

Merhem olsan da yarada,

Ölüme giden sırada,

Yine de dön demem sana.
Kahpeliği yaşa bitsin,

Bıraktım her şeyi gitsin,

Bilsem ki sen son ümitsin,

Yine de dön demem sana.

G. DÜŞENLER

…**LEYLAKLAR AÇSIN…

16 OCAK 2014/PERŞEMBE

 

LEYLAKLAR AÇSIN
İçine ayrılık hüznü çöktükçe,

Leylaklar açsın kaç rengi varsa.

Her akşam yokluğa yaşlar döktükçe,

Leylaklar açsın kaç rengi varsa,
Duygular yalnızken çabuk öldürür,

Sanma ki bedduam seni güldürür,

Aklın uzaklarda kalsın ömür,

Leylaklar açsın kaç rengi varsa.
Ömür dediğimiz koca tarlada,

Mutluluk bulmasın yalan dünyada,

Sökülüp atılan her hatırada,

Leylaklar açsın kaç rengi varsa.
Benim her günümün sende izi var,

Yokluğum her gece ömrüne zarar,

İçin incindikçe hep azar azar,

Leylaklar açsın kaç rengi varsa.

G. DÜŞENLER

…** SUSTU…

15 OCAK 2014/ÇARŞAMBA

 

SUSTU

Şiiri okurdum; dili severdim,

Kendimce söylerken mana verirdim,

Anlattım edebi, ar bende sustu,

Tuttum da ardından kendimi yerdim.

 

Mesnevi dediler aldım bir kasa,

Eriterek süzdüm doldurdum tasa,

Ar bende yaşadı tas bende sustu,

Daha çok yaşardı fitne olmasa.

 

Rubai severdim güzel bir seste,

Beni anlatırdı her bir nefeste,

Ben onu okudum o bende sustu,

Yürüdü çekildi dar’a aheste,
Beni bağladılar deli sanarak,

Acımı hüznümü mazi sayarak,

Ben canı anlattım ten bende sustu,

Terk etti bedeni can ağlayarak.

G. DÜŞENLER

…**TEK YARAM…

14 OCAK 2014/SALI

TEK YARAM

Acı buldum geçen günde,

Hıçkırmak yaramdır benim.

Sensizliğin özleminde,

Tam gelmek haramdır benim.
Vakitler döndükçe vurur,

Yüreğim kabarır durur,

Hasretin beni öldürür,

Ağlamak çaremdir benim.
Hayat saklı bir düğümde,

Adın yazıyor gönlümde,

İnanırsın öldüğümde,

Aşkın tek yaramdır benim.

…**SUSTUN HER AKŞAM…

13 OCAK 2014/PAZARTESİ

 

SUSTUN HER AKŞAM

Bana yaptıkların geldi aklıma,

Ağladım her akşam küstüm her akşam

Ben kendi cezama kendi hatama,

Ağladım her akşam küstüm her akşam.
Bilmem ki kimleri koydun yerime,

Adalet gelecek bir gün yerine,

Alnıma yazılan kör kaderime,

Ağladım her akşam küstüm her akşam.
Aslında o gece ben gidecektim,

Yine de her şeyi sineye çektim,

Gönlümde yaraya tuz biber ektim,

Ağladım her akşam küstüm her akşam.

G. DÜŞENLER