…ANILARIMDAN…2

ANILARIMDAN…2

YERLEŞKE

***Yıllar mı çok çabu geçiyor, yoksa biz mi bazı şeyleri çok çabuk unutuyoruz.  Bu gün; çok katlı apartmanlarla yeniden inşa edilmeye çalışılan Erçiş’in yeni haline bakınca eskiyi hatırlamak daha kolay oluyor. Yeşillikler içinde, herkesin birbirini tanıdığı güzel bir yerleşke…Van- Bitlis yolu üzerine kurulmuş bir çarşı. Daha sonra genişletilen Van- Ağrı yolu. Sokaklar dar. Kahveler cıvıl cıvıl. Paranın, dostlukların yanında utandığı bir yer. Gündüz olabildiğince kalabalık olan bu güzel yer; vakit ikindiyi görünce; bazıları o günlerde köy olan İrşat ,Örene, Çelebibağı, Kasımbağı, Purul, Purmak, Hargin, Yekmal, Kadirasker ve Haydarbeyden yürüyerek veya hayvan sırtında gelenler geri döndü mü; ilçe hoş bir sakinliğe bürünürdü. Halk mutluydu. Hemen hemen her evin önünde ekilip biçilen bahçeler vardı. Çamur arklardan sular getirtilip ekilip biçilen yerler sulanırdı. Her evin önünde olmasa bile, her mahallede birden çok su kuyuları vardı. Herkes gidip o kuyulardan; korkmadan, sıkılmadan su getirebilirdi. Ard niyet yerine hoşgörü vardı. İlçe küçük olduğunda herkes birbirini tanırdı…
***Çarşıda da su ihtiyacını karşılamak için bir kaç tane çeşme vardı. Bütün iş yerleri su ihtiyaçlarını buralardan karşılardı. Mesala;bu günkü Kürüm Sinemasının önünde, “Han Bulağı “, Güzel Ticaretin önünde ” Küçük Bulak” vardı. Bu küçük bulağın yanındaki yerin, benim babama ait; altı kahvehane ve üstü otel olarak kullanılan bir mülk olduğu söylenirdi.
***Herkesin bildiği gibi, ilçenin en geniş yerinde yine ” Büyük Cami” vardı. Tam önünde; şimdiki Fenerbehçe çay evinin önünde ” Çarşı Bulağı ” vardı. Biraz ilerledikten sonra; bağlara giden “Ağyol”un solunda  “Santral (Candarma) Bulağı”, biraz daha sola dönünce ileri de, ” Gıdık Bulağı” ; yanında “Karpuz Tepe” nin altındaki ” Kümbet Bulağı ” vardı. En meşhuru ise; “Anonun Bulağı” diye bilinendi benim hatırladığm…
***Bütün bu bulak suları çılhanı geçip pis su arkına karışır derezemiye giderdi…

wwwraifaras.com 11.08.2012

Bu yazımı, Vanyolu Mahallesindeki kooperatif  evleri ve Toki yapılırken hazırlamıştım. Depremin daha çok şeyi alıp götüreceğini düşünememiştim.  (2015’E Ekle)

…ANILARIMDAN…3

TEMMUZ 2012 ERCİŞ İZLENİMLERİM

***Şems-i Tebrizi; bir yazısında,”Cennet ve Cehennemi ille de gelecekte aramak gerekmez” diyor. Ne kadar manidar ve açık bir ifade olduğunu şüphesiz herkes kabul eder… Bu söz, bu gün güzel ilçem ERCİŞ için biçilmiş bir kaftan gibi. Adeta “cuk” demiş yerli yerine oturmuş sanki. Şükürleriyle cennette, çektikleriyle cehennemdeler hemşehrilerim. On ay önceki hüznün ve acının yanında şimdi bir de eli kolu bağlayan bir çaresizlik var.
***İl olmaya ramak kala; evinde yemek yediklerimizi, elinde halay oynadıklarımızı, bağından üzüm; bostanından sebze  topladığımızı ve sohbetinden feyizlendiğimiz onlarca sevdiklerimizi aramızdan alan deprem; asıl yıkıntısını şimdi gösteriyor. Geçmiş bunca süreye rağmen; ilçede Toki evlerinin yapılışından başka hiç bir faaliyet göze çarpmamaktadır. Kaldı ki bölgenin mevsimsel özellikleri göz önüne alındığında ” yaz bitti; güz geldi “demek geliyor içimden. Böyle giderse, bir kışı daha enkazları barakalardan seyrederek geçirecek ERCİŞ halkı.
***Erciş halkı diyorum. Çünkü afet yaşayan ve ölenlerin hepsi ERCİŞ doğumlu değildi. Ama, zarar ERCİŞ’in. Ev sahibi, dükkan sahipleri ERCİŞ’li. Zarar ve bedel ERCİŞ’liye kaldı.
***TOKİ evlerinin küçüklüğünden ve uzaklığından yakınan halk; ödeme biçimi ve borçlandırmadan da rahatsız. ” Kazanç yok ki ödeme olsun.” ” Derme çatma baraka dükkanlarda iş yapılmıyor;Kazanç masrafı karşılamıyor” diyorlar. TOKİ evlerinde aidat, kapıcı parası, yakat parası ve ulaşım büyük bir külfet getireceğe  benziyor. Bu ödemeyi de kaç kişi yapabilir bilemiyorum…
***Ayrıca; henüz imar planı çıkmayan ilçemde, yeni bir uygulama ile  -(sözüm ona mühendislerce hazırlanan planda)-  iş yerleri olan dükkanların cadde üzerinden beşer metre önden üçer metre yanlardan içeri çekilmesi ön görülüyormuş. Bu da ayrı bir memnuniyetsizlik yaratmış halk arasında.  İş yeri sahibi bir dostumuz ” Hocam; benim dükkanın derinliği beş metre yok bile.  Ayrıca yanımdaki de yıkılmayacak. Ben dükkanımı nereye göre geriye çekerim. Görüntü nasıl olacak. Bunu bize anlatmalılar. Belediye başkanımız da zor durumda kalmış. Eli kolu bağlı. Yeni imar planının Ankaradan gelmesini bekliyor” diyerek ERCİŞ’lilerin ortak dertlerinden birini dile getirmeye çalıştı.
***Camiler kilitli. Okullar yapılmamış. Enkazların çoğu olduğu gibi duruyor. Yeni yapılaşmaya izin yok.Kentsel Dönüşüm uygulanacak yerlerde hak sahibi olan insanlar iki kat daha tedirgin.
***Sık sık Suriyeden gelen göçmenlere yapılan yardım ve onların devletimize karşı hasmane tavırlarından bahsedip iç çekiyor ERCİŞ halkı.
***Sözün kısası; kısa bir süre içerisinde gördüğüm durum hiç hoş değil. Halk; hükümetten yana umutlarını kaybetmiş. Çaresiz ve bıkkın. Ümit ediyorum ki maneviyatları o insanları bir yanlış yapmaktan alı koyar. Çünkü; milletvekilimiz sayın Fatih ÇİFTÇİ beyin girişimleri ile engellenen  “Hükümeti Boykut ” girişimi  yine ilçede bulunan sivil toplum kuruluşlarında görev alan “uç partililerin provakesi” ile yeniden alevlenirse; İlçem ERCİŞ daha da kötü duruma düşer.
***Umarım yetkililere ulaşırım…

Raif ARAS
Emekli öğretmen-İZMİR

(2015′ E Ekle)

…AH ERCİŞ’İM AH…

AH ERCİŞİM AH

Ben senden uzakta; sen içimdesin,
Gözde tütüyorsun ah Erciş’ im Ah.
Her nereye baksam gözlerimdesin,
Hayallere saldın; ah Erciş’im ah .

Üç beş günlük değil; sen bir ömürsün,
Çok sevdalar gördün şanın yürüsün,
Kalksın Emrah Selbi son seni görsün,
İçime oturdun; ah Erciş’im ah. 

Unuttum diyenin şüpheli kanı,
Tarih fışkırıyor gördüm her yanı,
Uğruna adadım; bendeki canı,
Ben sende yaşadım ah Erciş’im ah.

Bir yanın Deliçay bir yanın Zortul,
Şöyle bir silkin de kasvetten kurtul,
Selbi Emrahlara yeniden yurt ol,
Seni unutmadım; ah Erciş’im ah.

Soranlara derdim “Git Ercişte kal”
Kırkbeş yıllık ömre kurdurdun hayal,
Seni sevmek borçtur; sevmemek vebal,
Sen benim dostumdun ah Erciş’im ah.

Selbiye yanınca Ahmedin Emrah,
Dediler sevene olmazmış günah,
Sevdiklerim sende yüreğimde ah,
Sanma sana küstüm ah Erciş’im ah.

Bize emanetsin; ana atadan,
Sende ömür bulduk dünden öteden,
Görmeden almasın yüce yaradan,
İçimde uktesin ah Erciş’im ah.
***Doğum Günüm Anısına***

wwwraifaras.com 12.05.2012
c)Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin
kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

GS.4 ( 2015′ E Ekle)

…***REVA GÖRDÜN…S

REVA GÖRDÜN

Hafiften bir yağmur başladı dışarıda,
Erken indi karanlık.
Bulutlar güneşi ablukaya alınca,
Kasvet oldu zamanın gelişi…
Anlaşılan uzun olacak gece,
Beni alıp götürecek yine;
Yapamadıklarıma, yaşayamadıklarıma; sensizliğime.
Sabaha çok var daha,
Düşüncelerin tutsaklığında bitmez zaman.
Seni çizmeliyim duvarlarına odamın,
Konuşmalıyım uzun uzun seninle;
Uzun gecede…
Anlatamadıklarımın yorgunluğunda,
Yaşayamadıklarımın pişmanlığındayım,
Sensizliğimin adı yalnızlık oldu…
Dönüp durdukça huzurluğum artacak,
Ardından “erkek adam” yasakları gelecek aklıma.
” Ya sabır” diyeceğim defalarca;
Ağlamamaya…
Karanlık ayak bağım,
Gece işkence odası,
Yağmurlar kırbaç;
Yalnızlık iç kemiren kurt olacak…
Anılarım; yüreğime asılı mermiler gibi,
Hep seni anlatan,
Hep sana ait.
Kopacak olsa birisi yara alacak yüreğim,
İç kanamaya sebep olacaksın;
Uzun gecede ölüp gideceğim yapayalnız,
Belki de kapanmaz olacak.
Oysa reva değil bunlar bana;
Yanımda olsan,
Ellerimden tutsan;
Ya da başımı dizine koysam uyusam,
Sabah ezanında uyansam olmaz mı…

raifaras.com10.03.2018

YELKOVAN

c)Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin
kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

…***BEN SENİ SEVMEDİM…S

 

BEN SENİ SEVMEDİM

Dünündeyim çocukluğumun,
Sonra yaşayamadıklarımın sancısında;
Sevgiye muhtaç,
Sevilmeye, kum su misali hasret.
Yüzündeki tebessüme vuruldum,
Çukur çukur gamzelerine.
Gözlerindeki kıvılcımlar yaktı,
Saçlarının tenine dokunuşuna yakalandım;
Rüzgarların yüzünü okşamasını kıskanırken,
Yüreğinin avuçlarındaki sıcaklığında kavruldum;
Ben seni sevmedim…

Yayla yollarında salındın gelinlerle,
Düğün halaylarındaki mendil sallayışına;
Bayram sevinci yaşayan çocuksu gülüşüne,
Dilim damağım kuruduğunda;
Harman zamanı gölgem oluşuna düştüm,
Ben seni sevmedim…

Mevsimlerime gelişini bilirim,
Baharımda çiçeğim oldun;
Zorladın yüreğimi kardelen gibi.
Yazımda kavuran güneşim,
Güzümde mahsun bakışlım;
Berçelanda lalem oldun boynu bükük.
Kışımda fırtınalar oldun içimde.
Başımı koyacak bir diz aradığımda,
Duygularımın tipisi canımı yaktı beklerken;
Ben seni sevmedim…

Herşeyleri ikinci kere gördüm; belki defalarca,
Yayla yollarında salınanları gördüm sensiz;
Yaşadığım mevsimler değişti ömür yolunda.
Vakitsiz vuku buldu bazı olaylar,
Dizinde sallayan teyzemi gördüm ana yarısı;
Babamın seceresinde görmeden amcamı sevdim.
Herşeyin sonuncusunu da gördüm,
Dedim ya;
Herşeyim ikincisini de sevebildim.
Seni bir kere sevdim,
Lakin;
Senin üstüne,
Ben seni ikinci defa sevmedim…

raifaras.com 17.03.2018

YELKOVAN
c)Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin
kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

…***BU ŞEHİR…S

BU ŞEHİR

Elinde sigara,
Dumanı saçlarında konuk…
Ağzında iki kişilik sakız;
Şişirdikçe balonunda rahatlıyor,
Patlatınca zordan;
Damarlarından biri kopuyor sanki,
Yüzündeki rahatlık anlatılamaz…
Hata; dününü unutanlarda mı,
Yoksa; tüm vebali üstüne alarak;
Yarınlarına bıraktığı düşlerin ağırlığında kalanda mı…
Kendi kötüsünü yetiştiriyor bu kent.

Ayak uçlarıyla kaldırıma birşeyler yazıp siliyor,
Oturduğu otobüs durağı bankosunda;
Belli ki bir karar arefesinde,
Annesimi baskın; duygularımı.
Çevresindeki bakışları görmüyor dalgınlıktan,
Gülümsüyor…
Arkadaşlarınında arkadaşları var,
Ne farkeder onunda olsa.
Hep erteledikleri geliyor aklına sanki; kızıyor…
Kendi kötüsünü yetiştiriyor bu kent.

Kaçıncı otobüs geçti kıyısından,
Ayak sesleri;
” Haydi ” diyen hareket memuru bile çok uzağında.
Başını kaldırıyor bir ara,
Manasız bir bakış fırlatıyor çevresine;
Gözleri dolu dolu,
İçinde durulmuyor kendisi.
Genzini yakıyor sanki dünden aldığı zehir,
Kulağına fısıldananları düşünüyor besbelli;
Dönüşü yok…
Kendi kötüsünü yetiştiriyor bu kent.

Nezaketen bir el dokunuıyor omuzuna,
İrkiliyor birden;
Dünden kalma terbiye tortusundan,
” Benim ” diyor gelen;
Duymuyor heyecandan.
” Merhaba ” demekle kalıyor…
Hala ağzında iki kişilik sakızı,
Kulağında fısıldananların dansı;
Elele tutşuyorlar ürkek ürkek.

İçinde,
Yarına ertelediği duyguların ağırlığı;
Aklında arkadaşları ve annesi…
Kendi kötüsünü yetiştiriyor bu kent.

raifaras.com 24.03.2018

YELKOVAN

c)Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin
kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

 

…***ÇOCUK OLSAYDIM…S

ÇOCUK OLSAYDIM

Bayramlık ayakkabılarımla yatsaydım,
Tandır evinde dumandan gözlerim yaşarsaydı,
Elini öperken ağlardı ya annem;
Bende ağlardım.
Hisselerimi kaybettim umarsızca,
Keşke çocuk olsaydım.

Toplansaydık arkadaşlarla,
Alan alana çember çevirseydik;
Topaçlarımız sarhoş olana kadar dönseydi toprakta.
Gazete kağıdından uçurtmalar yaparken,
Karpuz kabuğundan arabaları çekseydik.
Heveslerimi çaldılar avuçlarımdan,
Keşke çocuk olsaydım.

Birdirbir oynasaydık mahalle aralarında,
Çimenlerde gele gele oynamayı özledim;
Van Gölü kumluğunda şehir kursaydık gönlümüzce,
Evimizin önünde otururken;
Bir elimde ekmek, bir elimde peynir olsaydı,
Tarlalardan toplanan mayhoş domatesler yok artık,
Keşke çocuk olsaydım.

Hıdrellezlere çıksaydık konu komşu,
Yemlik toplayanları seyretseydim;
Göz alabildiğince uzayan çimenlerde,
Kızlar papatyalardan taçlar yapmalıydı;
Komşu bahçelerden arkadaşlarla,
Elma çalacak kadar özgür olsaydım.
Özgürlüğümü elimden aldılar,
Keşke çocuk olsaydım.

Sınıfı ikiye ayırıp kar topu oynasaydık,
Yoruluncaya kadar.
Balkondan bizi seyrederken öğretmenim bağırırdı ya titrerdim,
Olsun;
Sıkıldım teknolojinin kablolarından.
Renklerin anlamı değişti büyüyünce,
Keşke çocuk olsaydım.

raifaras.com 31.03.2018

YELKOVAN

c)Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin
kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

…***GÜN BATIMINDA…S

GÜN BATIMINDA

Gün batımında,
Ayrı bir güzeldir Ege;
Ben seyrindeyim,
Koşu yolunda sabırlı oltacılar;
Üstünde boy boy gemiler,
Kuzeyinde alacaları ile Karşıyaka.
Ayağımıza sürtünen kedi gibi dalgalar;
Güzelyalıya açıldıkça,
Konak kıyılarına dokunup dokunup kaçıyor… 
Ege; çok şeylere şahit,
Acısıyla tatlısıyla çok şey yaşamış.
Sevdiği; sevmediği o kadar çok şey var ki bağrında;
Bel ki de anlatamadığı için bu çırpınışlar…
Benim gibi diyorum kendimce;
Demek istediklerim var,
Diyemediklerim öyle çok ki…
Ege çırpınır diyemediklerinden; ben yutkunurum,
Her karşılaştığımızda seninle…
Kelimeleri karışmış cümlelerim vardı, beni anlatan;
Anlatmak zordu; anlaşılmak zor,
Beni anlayamaman ondandı bel ki de.
Ege içindekilerini atamıyor;
Ben de söyleyemiyorum biliyor musun…
Geçti artık; farketmez, beni anlayamaman;
Ölüme davetiye oldu gönül sancısı,
İniltiye dönüştü konuşmalarım…
Zamanla boğuşuyorum adeta,
Kalk desende kalkamam artık.
Sana düşkünlüğümü seyrediyor yanımdan geçenler.
Dalgalar kıyılara vurdukça,
Benim sol yanımda ağrılarım artıyor.
Herkeslere anlattım seni,
Bir sana anlatamadım;
Benimle mezara gelecekleri…
Anlamanı diliyorum.
Diyorya ;Ercan TURAN:
“”Şimdi bir başkasına anlatırken acıyorsa için,
   Ve derin bir kesikten ibaretse titreyen sesin…
   Aşktı o…
   BİLESİN!..””

raifaras.com 07.04.2018

YELKOVAN

 c)Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin
kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

…S Ö Z L E R…25

İçine girmekte zorlandığı pantolonunun kopçasından tutup sürekli olarak arkasından yukarı doğru umarsızca çeken bir nesil yetişiyor.
Ne mutlu!…

wwwraifaras03.08.2010

(2015 E EKLE)