…**AFORİZMA 2014/47…

06 ARALIK 2014/CUMARTESİ

 

_ “Kötü günlerde; iyi arkadaşlarımızı tanırız. Bu yüzden kiminle güldüğümüz çok önemlidir…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

07 ARALIK 2014/PAZAR

 

_ “Boynumun büküldüğü akşam; senin, sevmediklerime ayırdığın zamandır…”

G. DÜŞENLER

…**İSYANA DÖNDÜRDÜN…

05 KASIM 2014/CUMA

 

 

 

 

 

İSYANA DÖNDÜRDÜN

Git artık kendini öldürdün bende,
Umudunu isyana döndürdün artık.
Bütün goncalarım soldu sayende,
Umudunu isyana döndürdün artık.

Gidişi boşuna sevdirme bana,
Yanımdayken bile uzaktım sana,
İçtim acıları ben kana kana,
Umudunu isyana döndürdün artık.

Demek ki acılar acı severmiş,
Görmeden içimde dertler göğermiş,
Seni sevmek bana çok ağır gelmiş,
Umudunu isyana döndürdün artık.

Bendeki bu gönül yalnız yaşıyor,
Seni sevmelerim can çekişiyor,
Acı ve hasretim hep yarışıyor,
Umudunu isyana döndürdün artık.

G. DÜŞENLER

…**ESKİ YAZILARIM 2014/16…

01 ARALIK 2014/PAZARTESİ

 

 

 

BAYRAMLIKLAR

Zorla uyuduğumuz gecenin sabahında; uyandığımızda babamızı bayram namazından dönmüş, annemizi bayram yemeğini pişirmiş bulurduk. Kahvaltımızı alelacele yer; sokağa çıkışı düşlerdik. Annem hepimizle ayrı ayrı ilgilenir giydirir hazırlardı. Önce evin içinde; babadan başlanarak bayramlaşma olurdu. Biz de öyle yapardık. Günler önceden aldığımız naylon ve lastik ayakkabılar, erkeklere göre triko Antep malı kazak ya da mevsimine göre düz yaka/hâkim yaka işlik/gömlek ve siyah moliskin/terlen kumaşından beli lastikli pantolon, kızlara dikilen belden büzgülü basma elbiseler, herkesi başka bir havaya sokardı. Normal zamanlarda giysilerin çoğu yamalıydı. Yeni elbiseler bizim için çok önemliydi. Her bayram aynı duyguları yaşardık. Yine de doymazdık. Çocukluğun saflığı bu olsa gerek. Kendimizi ödüllendirilmiş sayardık her halde.

Güzden kaynatılan buğdayların; bazen dingelerde (tek öküzle çekilen taş değirmenlerde) ya da el dibeğinde döğme haline getirilmesi ile çömlekler dolusu keşkekler, yahniler yapılır; yanına üzüm veya kaysı hoşafı çıkarılırdı sofralara.

 


02 KASIM 2014/SALI

 

 

 

 

Durumu daha iyi olan aileler etli köfte ve pirinç pilavı pişirirlerdi. Tatlı olarak baklava veya kadayıf maharetli ev hanımlarının işiydi. Zahmetliydi çünkü. Tabi ki yokluğun ve yoksulluğun adını yaşayanlar bilir.

Yeni alınan ne varsa bayramlarda ortaya çıkarılırdı. İnsan aklına gelen her şey…

Kahvaltıdan sonra en yakın komşulara gidilirdi. Küçükler gider, büyükler beklerdi. Gün boyunca hemen hemen her eve gidilirdi. Kimse unutulmaz, kimse yadırganmazdı. Çünkü her evin çocuğu vardı ve onlar da her eve giderlerdi. Üç gün sürerdi bu bayram gezmeleri. Dostluklar yenilenir küskünler barışırdı.

Yöresel adet miydi bilmiyordum ama özellikle nişanlı kızlara gönderilen bayramlık hediyeler çok önem arz ederdi. Adeta yarış havasında geçerdi bu hediye göndermeler. Kaynanalar ayrı ayrı anlatırlardı gönderdiklerini, kız anası ayrı anlatırdı kızına gelenleri. Bunlar toplumun güzel taraflarıydı aslında. Sadece bayramlarda değil; diğer zamanlarda da her şeyden “Pay gönderme” adedi vardı ki apayrı bir şeydi…

 

03 KASIM 2014/ÇARŞAMBA

 

 

 

 

Özellikle gönderilen hediyelerden çok etkilenen; memnun olan gelin adayları, köşesine kanaviçe ile isminin baş harfini işlediği mendili ya kendileri verirdi ya da en yakın birisi ile gönderirdi. Hoştu. Fakirlik vardı ama sadakat ve güvenme vardı. Delikanlı sevdiği kıza “Ölürsen yerin; yaşarsan benimsin”, kız sevdiği delikanlıya, “Seninle gelinlik; sensizken kefen giyerim” diyerek söz verirdi. Öyle ki herkes sevdiğine, kendine has maniler yazardı. Böyle daha da anlam kazanırdı ilişkiler…

Biz de bayramlarda köye giderdik. Köyde herkes hayvan beslerdi. Evlerde artan sütlerden yapılan yoğurtlar tuluklarda/yayıklarda geceden çalkalanmaya başlanırdı. Tereyağı alınıp hazırlanırdı. Elde edilen ayran tas tas ikram edilir. İsteyen su yerine; isteyen yemeğin yanında içerdi. Yaz kış evlerden yoğurt eksik olmazdı. İnek, manda ve koyun beslenirdi. Hemen hemen her mevsim süt bulunurdu. “Ağaran” dedikleri süt ve süt ürünleri hala ömrümüzde önemli bir yer tutar.

 

04 KASIM 2014/PERŞEMBE

 

 

 

 

 

Anneannemi hatırlıyorum. Öldüğünde ilkokul öğrencisiydim. Ne zaman onlara gitsek; tuluk (yayık)tan çıkardığı tereyağından bir kısmını “Kalın/fetir” diye adlandırılan tandır ekmeğine sürüp bana verirdi. Anneannem sabahın körü dedikleri, tüm işleri organize eder mal davarı yaylıma gönderir; gidenleri yola salar ve ondan sonra da kalanlarla birlikte kahvaltı yapardı. Bayram seyran fark etmezdi onun için. Günümüzün “süper babaannesi” idi sanki… Doğurduğu on çocuktan sekiz tanesi yakınlarında idi. Her bayram yanındaydılar. Gün akşama varmadan diğer ikisi de gelirdi. Gelenlerin ve oradakilerin çocukları da evin neşesini artırırlardı. Sevgi, bayram coşkusu ile birleşince anlatılamaz bir güzelliğe bürünürdü.

Riyadan gösterişten uzak; yarının umutlarını çocuklarının gözlerinde gören, fakirliğin hissedilmediği bayramlarımız vardı. Esnaf ve halk zekât ve fitrelerini yörenin ihtiyaç duyan insanına verdiği için bayram ihtiyaçlarını alabilme şansını yakalarlardı. Fakirini gözeten konu komşular vardı.

G. DÜŞENLER

…**AFORİZMA 2014/46…

29 KASIM 2014/CUMARTESİ

 

_ “Sen benim yaralı yanımsın. Aklım sende kaldıkça acılarım artıyor…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

30 KASIM 2014/PAZAR

 

_ “Bir kırık çerçevede hoş durmaz resim. Güzelliğinin yanında eksiklik göze çarpar…”

G. DÜŞENLER

…**MAHRUM BIRAKMA…

28 KASIM 2014/CUMA

 

 

 

MAHRUM BIRAKMA

İmkânlarım içinde yalnızım,
Hiçbir şey yapamıyorum.
Hissediyorum iliklerime kadar,
Duyuyorum son tınısına kadar acıyı;
Elde edememek var ya,
Çaresizlik…

Ardından kahpe diyorum,
Tutup peşinden gidiyorum kaderimin;
Çaresizim…

Kötülükle zaman kol kola,
Acılar davetsiz misafirim gibi;
Çat kapı geliyor gönlünce,
Yoksa/m duraklarda bekliyor saatlerce,
Çaresizliğim…

Mahrum bırakırken sevgilerden,
Acıları besleyen kaynaklara düşkünlükten uzaklaş.
Huzurun huzurdan kovucusu,
Tetikçisi duygusal cinayetlerin;
Ağlamalara sinen,
Sensizliğim…

G. DÜŞENLER

…**HATEM…

27 KASIM/2014/PERŞEMBE

 

 

 

 

 

 

 

 

HATEM

Yüreğime düşünce sensin gecelerde çiğ,
Gözyaşı hapsindedir mesafeler birkaç mil.
Ömür eğrilip durur kaderin elinde iğ,
Günahını ölçerken titrer kubbede zembil.

Sensiz ateşe düşer yanar sine- i hanem,
Duygular hapsindedir senem ay hafta ve gün.
İkimize farz ettin bu dünyada cehennem,
Dizilir boğazıma nefesim düğüm düğüm.

Birkaç damla söndürmez sineme düşen közü,
Geceleri tüketti öte yüzünde matem.
Nar dediğimiz acı der âleminin özü,
Sana verdiğim sözdür kalbime değen hatem.

G. DÜŞENLER

…**NEDENDİR BU KAÇIŞIN…

26 KASIM 2014/ÇARŞAMBA

 

 

NEDENDİR BU KAÇIŞIN

Nedendir bu kaçışın kendinden mi bu korku,
Baş düşünce yastığa söyle rahat mı uyku.
Bu gafletin kendine verdiğin bir ayar mı,
Kendine söz mü verdin; görecek misin kırkı.

Zaman geçip gidiyor hiç kendini aldatma,
Vesveseyi büyütüp; kendi kendine satma,
Gafletin mükâfatı; sessiz bir intihar mı,
Sonra biterken ömür kadere çamur atma.

Yaşarken tastamamsın fazlan var yok eksiğin,
Belik de ikilenmez; arzu dilek isteğin,
Bu gafletini düşün sana kar mı zarar mı,
Müflis bir yolculuk var bu senin görmediğin.

Atlattığın badire tecrübedir aslında,
Firavun bile korktu altın gümüş kasrında,
Gafletin ortasında deme dönmek yarar mı,
kurtuluşu bulursun bir tövbenin faslında.

Kemiksiz demişler ya dönüp duruyor her dil,
Konuşurken âlimsin sıçrar salyalar çil çil,
Kocaman gafletini saklayan özür var mı,
Söylerken Müslümansın yaşarken niye değil.

G. DÜŞENLER

…**BİRİ OLSUN…

25 KASIM 2014/SALI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BİRİ OLSUN

Biri olsun istiyorum;
Konuştuğunda susturan,
Güldüğünde okşayan,
Öptüğünde ısıtan,
Sevdiğinde belli eden,
Duruşunda güven veren,
Bakışında; “Sev beni” diyen,
Biri olsun istiyorum…

G. DÜŞENLER

…**KALBİME YÜKLEDİM…

24 KASIM 2014/PAZARTESİ

 

 

 

 

 

KALBİME YÜKLEDİM

Bir gece geç kalsam düşman yazardın,
Kalbime yükledim; durdu aşkını.
Tutar hatırata pişman yazardın,
Kalbime yükledim; durdu aşkını.

Yaprak bile düşse bir ses çıkarır,
Gönül senin için ağlar yalvarır,
Seni unutmazsam bana ne kalır,
Kalbime yükledim; durdu aşkını.

Duysan şu kalbimin senli sesini,
Bırakıp kırmadın kör hevesini,
Kanımla bezedim her hecesini,
Kalbime yükledim; durdu aşkını.

Gel artık son bulsun bütün küsmeler,
Aramızı bozdu fesat fitneler,
Beni çok üzerken gelip gitmeler,
Kalbime yükledim; durdu aşkını.

G. DÜŞENLER

…**AFORİZMA 2014/45…

22 KASIM 2014/CUMARTESİ

 

_ “Söyleyebilir misin; ben kadar sadık/samimi kaç tanıdığın/dostun oluğunu…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

23 KASIM 2014/PAZAR

 

_ “İyi düşünen her zaman doğru yapar… Kötü terk edeceği zamanı bilemez.”

G. DÜŞENLER