…**AFFEDECEĞİM…

21 KASIM 2014/CUMA

 

 

 

 

 

 

 

 

AFFEDECEĞİM

Dünyayı anlatırken pembeydi koca resim,
Bir şeyleri söylerken düğümlendi nefesim,
Çok şeyler gizli aktı döktüğüm gözyaşımda,
Sana kalan tarafım bir zoraki tebessüm.

Her şeyler olur sandık bir kere evet dersek,
Umudumuz büyürdü sanıyordum seversek,
Birimiz kalsın bari bu aşkın ateşinde,
İçimize dert olur; ikimiz de gidersek.

Kim varsa aramızda beddua edeceğim,
Hiç aklıma gelmezdi bırakıp gideceğim,
Adım yazılı kalsın sensiz mezar taşımda,
Her şeye rağmen seni; affedip öleceğim.

G. DÜŞENLER

…**KALLEŞ…

19 KASIM 2014/ÇARŞAMBA

 

 

 

 

KALLEŞ

Gözleri daldı birden,
Elinde yıllar öncesinin resimleri;
Saçlarında tel tel kırçıllık,
Geçmiş epey uzakta…

Yüreğinde ağır basan duygusallık,
Umutlarda yaşanmayan bir hayat;
İçinde ukdelerin ezikliği,
Zamanda kaybolan yolculuk…
“Hey gidi günler” dedi mırıldanarak,
Sonra “Kalleş” dedi içinin yanığıyla.
Belli ki beklemişti;
Yarım gönüllü bir evlilikten önce…
Bir bir inceledi resimleri,
Anılarını hatırladı/tazeledi kendince,
Sindire sindire yaşadı yılları…
Ne kadar çok şeyleri vardı dününde,
“Bir ömür” dedi geçen zamana,
Yarınlarına da onca şey vardı anlatılacak;
Albümü kapatınca kendine geldi.

 

 

20 KASIM 2014/PERŞEMBE

 

 

 

 

Bulanık gibiydi her şey,
Gözleri dolmuştu  farkına varmadan…
Kolay mı;
Yılları saatlere sığdırmıştı,
Çocukluk gençlik vardı kaybolan…
Gözlerini kapatıp açtı kaç kere,
Parmak uçlarıyla sildi yanaklarını;
Hafif bir tebessümle kalktı yerinden,
Sanki birine gidecekti…
Kaderiyle alay etmek istercesine,
Albümü yerine koyarken kırgındı.
“Gelmedin kalleş” dedi ağlamaklı,
Pencereye doğru yürüdü yavaş yavaş…
Hüznün esaretinde bir beden,
Duygulara tutsak bir kap;
Unutulmayan biri vardı.
Boğazında düğümlenmişti geçmiş,
Öksürdü yutkundu olmadı;
Ağır geldi yaşadıkları.
Yüzünü sakladı elleriyle,
Hıçkıra hıçkıra ağladı…

G. DÜŞENLER

…**İSYANLARIM ÖLDÜRDÜ…

18 KASIM 2014/SALI

 

 

 

 

 

 

 

 

İSYANLARIM ÖLDÜRDÜ

İsyanlarım öldürdü hoşu gören gözümü,
Beyaza siyah kattım iki rengim yok oldu.
Bir ölünün ardından duydum bir son sözünü,
Sevenlerim terk etti it kopuğum çok oldu.

Düzelir diye tuttum attım eskilerimi,
Öyle bir zaman geldi yaktım gemilerimi,
Bir inat aldı gitti gömdüm sevgilerimi,
Gördüm baktım geride kalan hayat b.k oldu.

Ağlamalar isyanlar beni yedi bitirdi,
Ömrümden giden günler ölümleri getirdi,
Kime umut dediysem bir şeyleri götürdü,
Yüreğime saplanan tecrübeler ok oldu.

G. DÜŞENLER

…**ALACAĞIN KALMADI…

17 KASIM 2014/PAZARTESİ

 

 

 

 

 

ALACAĞIN KALMADI

Gözlerime bakıp bakıp ağlama,
Senin bende alacağın kalmadı.
Ardında kalanı yaktın ve yıktın,
Senin bende alacağın kalmadı.

Her gece gel desen koşar gelirdim,
Bir ömür dur desen yine beklerdim,
Ben sana sözüne sadık ol dedim,
Senin bende alacağın kalmadı.

Yeni bir yol çizdim durmam nafile,
Her şey bitti artık git güle güle,
Sensiz olmak bana zor gelse bile,
Senin bende alacağın kalmadı.

Uykumu bozunca aşk denen şarap,
Belki de olurum bitkin ve harap,
Kandıramaz beni gördüğüm serap,
Senin bende alacağın kalmadı.

G. DÜŞENLER

…**AFORİZMA 2014/44..

15 KASIM 2014/CUMARTESİ

 

_” Yürürken sen yoktun. Düşünülemeyen bir yolculuktu sana geliş. Gözlerin, mokasenler ve bir gönülle başlandı…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

16 KASIM 2014/PAZAR

 

_ “Binlerce söz geçiyor gönlümden. İçinde sen olanları hatırlıyorum ancak…”

G. DÜŞENLER

…**GELİR…

14 KASIM 2014/CUMA

 

 

 

 

 

 

 

 

GELİR
(İSYANKAR KALBİN)

İsyankâr kalbinin orta yerinde,
Gözlerine bakıp vurasım gelir.
Ölüm darbesini daha derinden,
Gözlerine bakıp vurasım gelir.

Sanma ki her şeyi sindirdim cana,
İhanet ettiğin günden bu yana,
Gönlümde acıyı katıp isyana,
Gözlerine bakıp vurasım gelir.

Yanına gelmesin bir dostun eşin,
Umarım eksilmez gamın telaşın,
Beni yaralarken kirpiğin kaşın,
Gözlerine bakıp vurasım gelir.

G. DÜŞENLER

…**HAZANI YAŞIYORUM…

13 KASIM 2014/PERŞEMBE

 

 

 

 

 

 

 

 

HAZANI YAŞIYORUM

Alışkanlık yaptırdın; benimlesin her saat,
İnan sensiz her mevsim; acımı taşıyorum.
Bu dünyada yaşattı; kader bana bir sırat,
İnan sensiz her mevsim; ölüme koşuyorum.

Sabahlara ulaştım; geceler ahir buldu,
Duyduğum en ufak söz gönlüme kahır oldu,
Soluduğum nefeste; içime zehir doldu,
İnan sensiz her mevsim; yaşarken şaşıyorum.

Yarası hep kanıyor; aşk denilen süngünün,
Kalmadı hiçbir farkı; ne dünün ne bu günün,
Seni sevdim olmadı; inan ki çok üzgünüm,
İnan sensiz her mevsim; hazanı yaşıyorum.

G. DÜŞENLER

…**ESKİ YAZILARIM 2014/15…

10 KASIM 2014/PAZARTESİ

 

VAN GÖLÜ ÇOCUKLARI

Sokağa her çıktığımızda mutluluğumuz tavan yapardı. Kendi evimizden daha rahattık desem; abartmış olmam. Bütün konu komşu çocukları toplanırdık. Tabi ki mutlu olmamız lazımdı. Çünkü bu kadar arkadaş kalabalığı ile hiç bir eve sığmazdık. Üstelik oyunlarımız böyle daha zevkli oluyordu.

Ne kadar güzeldi o birliktelikler. Herkes herkesin arkadaşıydı. Kızlı erkekli oynadığımız oyunlar da vardı; ayrı ayrı oynadığımız oyunlarda. Arkadaşlar arasında her hangi bir anlaşmazlık ve kapışma olduğunda bizleri barıştıran arkadaşlarımız vardı. Eve kırgın ya da dargın varmak yoktu. Büyükler bizim kavgalarımızı görmezdi. Görse bile görmezden gelirdi. “ Çocuk; köpek aynıdır. Boğuşurlar ama aynı kaptan yemek yemeyi severler” derlerdi. Her şeyi kendi aramızda çözebilme sorumluluğu yüklemeye çalışıyorlarmış ama geç anladık.

Akşam ezanı okunmadan girmezdik evlerden içeri. Çoğumuzun evlerinde tandırlar yanardı gündüzden. Annelerimiz, işleri bitince büyük yağ tenekelerinde ya da çamur küplerde su bırakırdı tandırın içine. Kalan közde bu sular ısınırdı. “Çal” dediğimiz sallardan yapılmış banyolarda ya da tandır evinin en “Halvet” yerinde demir/sac leğenler içinde yıkanır paklanırdık…

 

 

11 KASIM 2014/SALI

Yemekten sonra, bir oyun faslı da oturmaya gelen misafir çocukları ile başlardı. Gece yarılarına kadar otururdu herkes. Sohbetlerin en koyusu demlenirdi. O petrol/gaz lambalarının ışığı altında bile herkesin yüzündeki tebessüm görülürdü.

Büyüme, okul çağına gelme ve gençlik yılları insan hayatında; eminim ki en önemli dönüm noktasıdır. Tabi on iki eylül gelinceye kadar…

Büyüdükçe oyunlarımız; oyun alanlarımız, arkadaşlarımız da değişti. Ölçü girdi hayatımıza. Gözetme; kollama girdi. Sahiplenme girdi duygularımıza. Büyüklerimizin bizi takibi, uyarmalar girdi konuşmalarımıza. Karışmalar başladı kavgalarımıza. Bizim yüzümüzden ailelerimiz kırıldı eski dost ve komşularına. Ama her şeye rağmen, aileleri barıştıran dost ve komşular hep vardı ardımızda. Akşama kalsın istemezdik dargınlık ve küskünlükler. Hele yaz geceleri ay ışığı olduğunda yatıncaya kadar dışarılarda oturulurdu. Bambaşkaydı gençlik yılları.

Yeni evler kurduk evlerimizin yanına, belirli bir zamandan sonra. Çoğumuzun oyun oynadığı yerlerde çocuklarımız oyun oynadı. Bizlerin evleneceği arkadaşları seçtiği; kolladığı, koruduğu, sahiplendiği yerlerde şimdi çocuklarımız var. Zaman öyle çabuk geçmişti ki; her şey dün gibi… Öyle olmasını, kalmasını ne kadar çok istiyorum…

 

12 KASIM 2014/ÇARŞAMBA

Çocukları barıştıran arkadaşları, komşuları barıştıran dostları, aileleri barıştıran yöre büyükleri hep olsun isterim. Saygı, sevgi; kadir, kıymet ve insana insan değeri verilen bir dünya hep olsun…

Hatırladığımız birçok ölümlük darbeli kavgalar ve hatta ölümler var. Tüm bu hata ve yanlışlardan döndüren; başka yüreklerin yanmasını istemeyen aile büyükleri gördük. Kavgalıları barıştırmayı görev sayan, bunun için kendi cebinden katkı sunan büyüklerin tekrar olmasını istiyorum; özlüyorum.

Mahallede kavga olsa onları diğer mahalleliler, köyde kavga olsa, onları diğer komşu köylerden gelir barıştırırlardı. Barışmak ya da barıştırmak için gidenler; yanlarında eşlerini de götürdüklerinde, o barışma mutlaka olur tatlı sona bağlanırdı. Çünkü kadının başındaki örtü, “Peygamber sarığı” gibi/olarak kabul edildiğinden toplantılarda misafir kadınlardan biri başını açmak istediğinde bütün her şeylerden vaz geçilerek barış olurdu. Bu, kadına verilen apaçık bir değerdi aslında.

Hangi konuda olursa olsun, dayanışma her zaman güç kazandırır. Dayanışmanın temelinde saygı ve saygı yatar. Saygı ve sevgi kişinin kendisine verdiği değerle ölçülür. Kendine saygı duymayan başkasına da duymaz.

Çocukları seven; gençleri kollayan, kadına saygıdan yola çıkarak kocaya değer veren insanlarımız vardı.

G. DÜŞENLER

…**AFORİZMA 2014/43…

08 KASIM 2014/CUMARTESİ

 

_ “Sensiz olmaz diye ağlayanlar; sekiz bin yedi yüz altmış saat sonra dönüyorlar. Hala anlamış değilim…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

09 KASIM 2014/PAZAR

 

_ “Bir gün mutlaka benim olacaksın diyen sevgilinin diğer günleri merağımı” celbediyor…”

G. DÜŞENLER

…**ŞARKILAR SENİ SUNDU…

07 KASIM 2014/CUMA

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞARKILAR SENİ SUNDU

Şarkılar seni sundu dillerde vardı adın,
Tam seni gömdüğüm gün dönüp geldin ağladın.
_Saydıkça dünlerimi artıp duruyor derdim,
_Tutup umutlarımı yağmurda sele verdim.

Seni hangi mevsimin rüzgârına sorayım,
Sen git ben de derdimi anılara sarayım.
_Saydıkça dertlerimi bir bir artıyor derdim,
_Tutup umutlarımı akşamlar yele verdim.

Naz ettin oyaladın tebessümlerin yalan,
Yeni biri var bu gün sen kendi haline yan.
_Saydıkça dünlerimi dürtüp duruyor derdim,
_Tutup umutlarımı başka bir güle verdim.

G. DÜŞENLER