30 EKİM 2014/PERŞEMBE
DOSTLAR
Cana; can değerinin verildiği, bir gülüşe vurulup bir siteme ölünen; saf ve temiz Anadolu insanlarının arasında geçen ömür, sırça köşklerden bir eli yağda; bir eli balda ya da vur patlasın çal oynasın diye yaşanan ömürden kıymetlidir…
Dost olmak, dost kalmak Anadolu insanına has bir özelliktir. Art niyet aranmadan korunan, kurulan bir müessesedir.
Dostum demek; namus hariç her şeyini paylaşacağı biri var demektir. Gözü arkada kalmayacak bir güven abidesi varlığa inanmaktır.
31 EKİM 2014/CUMA
Muhtarın evinden başlayıp imam, köylü ve kiralanmış çobanın evine varıncaya kadar; her evde kaç kişi, kaç kadın; kaç erkekli bir aile olduklarını herkesler bilirdi. Kınamalar, küçük görmeler, görmezden gelmeleri hiç kimsenin kabul etmediği, yardımdan kaçanın herkesin içinde deşifre edildiği, herkeslerin öbür ailenin bir ferdi gibi yaşadığı, kendini öyle görüp hissettiği dostluklar sayesinde herkesin yüzü gülerdi. Dolayısıyla bu güler yüzün verdiği enerji herkese yansırdı. Eskiden kapılar kilitlenmeden yatılırdı.
Mahalle aralarında, köy meydanlarında, dam üstlerinde, basmalıklarda ve çimenlik alanlarda
“gele gele” , “topagaran” , “battı battı” , “eşim eşim” , “çıtkor” , “kappo” ile tandır evlerinde, köy odalarında “kumgustil” , “vız vız” , “tura” vb. oyunlar oynanırdı. Oynayıp yorulduktan sonra, her şeyi orada bırakıp deliksiz bir uykudan sonra sabah yeniden doğan dostluklarımız vardı.
G. DÜŞENLER