HÜZÜNDEKİ UMUT
Geçen hafta; eskiden çalıştığı okula gitti yüreği genç, saçları kırlaşmış adam. Bir süre; bahçe kapısında durup çevreyi izledi. Aklına o kadar çok şey geldi ki kendisi bile şaşırdı. Hiç boş vakti olmamış gibiydi. Sonra bahçede yürüdü. Bazı öğrencilerle tebessüm ederek merhabalaştı. Okuldan içeri girerken; içindeki heyecen biraz daha arttı. Kimler girmiş; kimler çıkmıştı bu kapıdan.
Herkesi ve her şeyi tek tek hatırlayarak merdivenlere doğru yürüdü yavaş yavaş. Saygı duruşu gibi basamaklarda ayrı ayrı durdu. Merdivenler bittiğinde, mesleğinin karakutusu olan eski odasının kaoısını gördü. Gözleri doldu bir an. Kendisini karşılayan genç meslektaşları bu halini görünce, çeşitli güzel sözlerle konuyu başka yerlere çekmeye çalıştılar. Ama odaklandığı noktadan koparmak kolay olmadı. Eski odasına götürüp masasına oturttular. Çay sohbet derken biraz rahatladı. Ama her şey gözlerinin önünden geçiyordu. Bir ara kalktı. Pencereden dışarıya baktı. Bu en çok sevdiği şeydi zaten. Öğrencileri kontrol ederdi. azan da sabırsızlanıp yol gözlerdi. Anlaşılan yine eskiyi düşünmeye başladı.
O gün öğlen yemeğini eskisi gibi okulda çalışanlarla birlikte yedi. Yemekten sonra, biraz daha dolaştı bahçede. Bir kaç yaşlı veli ile konuştu ayak üstü. Çok sevinmişti. Alaka ve ilgi umduğundan yüksekti. Üstelik her şey bıraktığı gibiydi adeta. Hatıralarını da tam tekmil sıraya dizdi yeni baştan. Hayatında eksik olan; giden ömrü ve sendin. Ayrılış vaktinde, gitmek istemiyordu ayakları. Yüreği razı gelmiyordu sanki. Yıllar sonra; buruk da olsa, her şeyi hatırlamıştı gözleri dolu dolu. Her yerde sen çıkmıştın karşısına. Yeniden gömmeye el vermiyordu yüreği.
Her şeyi ilk gördüğü gün gibi düşünüp, üstüne sinmişlik kokusuyla yarına kavuşabilme umuduyla ayrıldı.
www.raifaras.com 02.02.2002
YARISI BENİM 1