…**DENEME 70…

YALNIZHANE SOKAĞI

Toplumlar; değerleri ile tanınır ve o değerler içinde yetiştirdikleri toplum için önem arz edeler. Bu değerler bazen iyi, bazen kötü anılabilir. Değerlendirme toplumun kültürüne; ahlaki yapısına kalmıştır. Bir eren, meczup, kahraman, ozan, nüktedan, güreşçi, ressam ya da topluma mal olmuş herhangi biri; o yöreye, ilçeye veya ilinin tanıtımına vesile olabilir.

Kendi yöresinde tanındığı gibi, namı ülke sınırlarını aşmış olan değerlerde vardır. Dadaloğlu, Köroğlu, Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal, Nasrettin Hoca, Yunus Emre, Veysel Karan, Mevlana Celalettin Rumi ve Ercişli Emrah gibi kendi yöreleri ile özdeşleşmiş değerler hep hatırlanacak. O yörelerden bahsedilince bu değer, bu değerlerden bahsedilince o yöreler akla gelir.

Yöreler her zaman böyle hoş ve kayda geçen değerlerle değil de, insanın içini acıtan ve herkesin yüreğinde yer eden kişi ve yaşadıkları da vardır. Emrah ile Selbi, Kerem ile Aslı, Mecnun ile Leyla, Tahir ile Zühre, Mem ile Zin gibi talihleri yardım etmeyen nice gönül divaneleri ile de anılırlar.

Toplumlarda adı sanı duyulmayan onlarca insan vardır ki bunlar “kendi derdine yananlar” olarak anılırlar. Kimseye zararları dokunmayanlar. kendi halinde ve hayalinde yaşarlar.

Bin sekiz yüz yetmiş altı yılında yapılan bir hastanenin arka sokağı hala bu; acılarını içine atmış, bir umut diyerek beklemeye başlayan gönül divanelerinin halini barındırır biçimde dimdik ayaktadır. Dili olsa da konuşsa o sokak. Kim bilir neler anlatır. Kim bilir neler söyler.

Hastane çok hakim bir tepe üstüne yapılmış. Önünde şehrin azameti ve güzelliği varken, arka tarafında insan boyundan yüksek taş duvarla sınırlandırılan bir sokak vardır. Bu sokağın mazisi, hastane kadar kıymetlidir. Sevdiğine verilmeyen kızların intihar teşebbüsü ve kurtuluş ümidi her ne kadar bu hastaneye bağlı olsa da , haber çok çabuk duyulurmuş. Bu haberlerin ardından sevgilisini merak ettiği için  arka sokağa gelen sevgililerin, arka sokakta beklerken attıkları voltaları anlatır. Aklını tek noktaya odaklayan sevgililerin volta turları; günlerce, aylarca; yıllarca devam etmiş. Her voltada gözleri hastanenin pencerelerinde olan onlarca insan; birbirlerini belki de hiç görmezlermiş. Kızlar baba evine gittiği halde; onlar hep orada beklerlermiş. bundan dolayı bu sokağa “Yalnızhane Sokağı” denilmekteymiş.

Bu gün bu sokak, o kasvetli halini hala korumaktadır. Çünkü hastanenin “ACİL” kapısı o duvardan açılmıştır. Hastasını içeri gönderen; dışarıda beklemektedir.

Yine volta; yine gözler pencerelerde…

www.raifaras.26.06.2013

YARISI BENİM1

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir