…**ESKİ YAZILARIM 2014/18…

22 ARALIK 2014/PAZARTESİ

 

 

 

 

 

 

YILBAŞI

Neye göre eski; neye göre yeni. Doğum tarihine, kullanım biçimine, getirdiklerine ya da götürdüklerine göre midir yeni eski kavramlarının kullanımı. Tarihle değişen bir zaman kavramı. Bu zamanda yaşananların kişiler üzerindeki etkisini bırakalım yeni gelen yılı, yıllarca kendisini hissettirecektir. Umut ve beklenti mutlaka vardır. Bu beklenti; yılda, mevsimde, ayda, haftada günde bile vardır. Umutsuz insan; rüzgârın önündeki yaprak gibidir. Yönünü başkası belirler.

Yılbaşı; kiminin doğum tarihidir. Her yaş onun için bir yıllık ömrün başlangıcı ve bitimidir. Getirisi götürüsü ile; iyisi kötüsü ile; acısı tatlısı ile; yanlışı ve doğrusu ile kutlayacağı zamanın adıdır yılbaşı. Kimilerine göre eğitim öğretime başlama yılıdır. Kimilerine göre de evlilik tarihidir de diyebiliriz. Kişiden kişiye değişir. Çünkü iktidarlar bile göreve gelişlerini bir milat sayarak kutlama ve etkinlik düzenler…

 

 

23 ARALIK 2014/SALI

 

Yeni yıl ve yeni yılın gelişini kutlamak; bana pek de cazip gelmemektedir. Daha doğrusu anlamsız buluyorum bu kutlamayı. Eski yılın gidişi beraberinde tüm olumsuzlukları alıp götürmüyor. Götürmediği gibi de gelen yeni yıl kendince bazı yüklerde getiriyor. Haliyle sükûtu hayale uğrayacağımdan kutlamıyorum.

Yeni yıl kutlaması demek; ben de alkol ve beraberinde tacizin çağrışımı demektir.  Çocukluğumuzda ve günümüzde gördüklerimiz; yaşadıklarımız bunun için apaçık birer örnektir. Yılbaşı gecesi; serhoş naraları, kavgalar, caddeden geçenlerin yürüme bozukluklarını gösterdi bize. Bu da bizi aşan bir yaşantı biçimiydi zaten. Ne ayaklara serilecek bedenimiz ne de zevke ödenecek paramız vardı. “İşçisin sen işçi kal” dedi yıllarca Cem KARACA. Herkes yerini ve haddini biliyordu. Zaten yasalar da öyle öyle istiyor ve çalışıyordu. Çocuğu babasının mesleğini seçerse, yüzde on onbeş kontenjan, ek puan veriliyordu. Kimse olduğu yerden; bulunduğu çöplükten ayrılmasın diye devlet desteği verilirdi. Acı ama gerçek. Herkes baba mesleğini seçtikçe; yeni yılın ne anlamı var. Dün bugün yarın aynı olacaksa; yeni yıl ne işime yarayacaktı ki.

24 ARALIK//2014 ÇARŞAMBA

 

 

Eylülleri çok severdim. Eğitim, öğretim, okuma, kariyer, görev emeklilik bir Eylül günü başladı. Bu da bir bakış açısı. Ama gün geldi on iki Eylülde bütün sevgilerin yerini nefret aldı. Nerede eski Eylül; nerede yeni Eyül. Yeni kime göre, eski kime göre bu önemli. Fakir ailenin yıl başısı yılda iki taneydi. Dini bayramlardı onlarda. Üstü başı yenileniyor, karınları doyuyordu. Çin modeli gibi; fakir her zaman fakir, köylü her zaman köylü, zengin her zaman zengin olacaksa yılbaşı gelmiş ya da gelmemiş ne yazar.

Yeni yılın getirileri olmalı. Gün; düne benzememeli. Farkı yoksa adı değişmiş fark etmez.

Daha çağdaş, hak hukuk gözetilen, yasada bana da yer var dediğimiz, saygıda kusur edilmeyen bir iletişim ortamı ve komşunun gözetildiği, herkesin emek verdiği işin bedelini teri kurumadan aldığı bir zaman dilimi yoksa eski yıl yeni yıl arasında sadece yürümüş oluruz.

Umudunu ve hayallerini dünyevi zevklerin tavan yaptığı bir geceye bağlamak ne acı…

G. DÜŞENLER

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir