***BİR KADEH YOKTU

BİR KADEH YOKTU

(AŞKA KALDIRDIĞIMIZ)

 

Senden habersiz,
Seni sevmekle bağışlanmazım;
Günahkâr olduğumu söyledim defalarca…

Kirletilmiş düşlerle,
Söndürülmüş iki mum gibi kalmayalım;
Yüreğimiz bir daha ağlamasın…

Ben sevdikçe sen kaçtın,
Uzaklarına gittin ben geldikçe.
Diyorum ki;
Uğruna öleceğim bir sevdaya muhtacım…

İntiharların eşiğine varmadan,
Erguvanları koklayarak;
Yüreğinin sesini dinlemelisin.
Zamansız gidişe hazırlanıyorum şimdi;
Seni sevdiğim kadar sevmemeye…

 ………………………………………………….

Uzaklar yakın; yakınlar uzak olmaz,
Her gece yokluğuna takılıp düşmek acı veriyor…
Benim çektiklerime bakmadan,
Tut sök al hayalini gecelerimden;
Artık ısıtmıyor…

Bütün yarınların sensizliğine,
Beni senden uğurla;
Bu kurtuluş ve özgürlük olsun,
Bu acılara nokta;
Bu gözyaşlarına basamak olsun,
Yalnızken kaldırdığın her kadehte…

Kimi zaman;
Yalnızlığın tadını çıkar.
Kimi zamanda;
Tadına bak yalnızlığın.
Nasıl olsa;
Aşka kaldırdığımız bir kadeh yoktu…

 

 Raif ARAS._ ÖZEL 06.08.2010
Raif ARAS._ ÖZEL 07.08.2010
O. GELİNCİKLERİ

 

 

 

 

***ÖLESİYE

ÖLESİYE

 

 

Sevgili,
Uzak olabilir gönüller;
Ya da güzelliklere bürünmüşçesine,
Ufuklara yazılmış olabilir kaderlerimiz.
Vakitsiz beklemeleri bilirim,
Beni umut cümlelerine katabilirsin.
Ben seni öylesine sevmedim;
Ben seni ölesiye sevdim…

Sevgili,
Yaşanacak en kuytu yerdir gönül;
Ev sahibinin sıcaklığı bir başkadır,
Kıyının denize özlemi gibidir gizli sevda.
Biraz yorgunluk var gönlümde;
Beni sevgi cümlelerine katabilirsin.
Ben seni öylesine sevmedim;
Ben seni ölesiye sevdim…

 ……………………………………………………

Sevgili,
Beni anlamalısın bakışlarımda;
Seni senden daha fazla sevdirdi zaman
Yarına taşınacak hediyelerimiz oldu mesafeler.
Gidişlere ömür adanmış;
Beni sensizlik cümlelerine katabilirsin.
Ben seni öylesine sevmedim;
Ben seni ölesiye sevdim…

 Sevgili,
Bırakabilirim bir yerde;
El etek çektirebilirim gönlüme,
Çektiklerimiz şakaklardaki ak; yüzdeki çizgilerdir.
Dünyada en büyük gömü gönüldür;
Beni acıların cümlelerine katabilirsin.
Ben seni öylesine sevmedim;
Ben seni ölesiye sevdim…

Sevgili,
Dünümün üstüne kurulu yarınlarım;
Anılarıma ihanetim; benim de bitişimdir,
Yıldızlara astım teker teker tertemiz.
Göze alamam nefsine esirliğini;
Beni kırma cümlelerine katma.
Ben seni öylesine sevmedim;
Ben seni ölesiye sevdim…

Raif ARAS._ ÖZEL 04.08.2010
Raif ARAS._ ÖZEL 05.08.2010
O. GELİNCİKLERİ

 

***BİR AKŞAM GİTMELİYİM

BİR AKŞAM GİTMELİYİM

 

 

Bir akşam gitmeliyim,
El ayak çekilince sokaklardan;
Yanmadan sokak lambaları!
Ayak seslerimi kimse duymadan sessizce…
Gidip Nemrut Dağından seyretmeliyim gün doğuşunu,
Tanrı heykellerinin arasında dururken;
İliklerime işlemeli manevi duygu.
Diyarbakır gözlerimde uçuşurken
”Burası Muş’tur” türküsü dudağımdan dökülmeli;
Ahlatta anıt mezarlarda kısa bir mola almalı,
Sonra çıkmalıyım bir öğlen sıcağında Süphana.
Kuzeyindeki danelenmiş kardan yemeliyim pekmezle,
Ovasında tırpancılara bakarken hayran hayran;
Van Gölünden esen meltemi çekmeliyim  ciğerlerime.
Adilcevazdan şirde şirde işbabiyan almalıyım dost hediyesi.

………………………………………………………………………………………………

Çalmadan zamanı zamandan;
Çelebibağında Emrahla Selbiye bir fatiha okumalıyım.
Ardından Haydarbabaya uğramalı,
Ata diyarında;
Oturmalıyım bir tandır başında,
İnci kefali, bulgur pilavı yemeliyiz birlkte.
Ayran aşı içmeden çıkılmaz aslında.
Gönül isterki soframızda Şıh bağında bir salkım üzüm,
Manda yoğurdu olsun Öreneden;
Çökek Yaylasından bir baş otlu  peynir,
Tağ altından iki domates gelmeli Kadiraskerden,
Paydan yağda yumurtamız gelmeli;
Bir tas su olmalı üstüne İrşattan…
Adetler burada ibadetler gibi olmuş,
Olmazsa olmazıdır adeta.
Yola çıkmalıyım gün dönmeden;
Erniste Sabiler mezarını, gelin kayasını görmeliyim.
Muradiye Şelalesinde çağlamış,
Şeytan Köprüsünden geçen;
Bendimahi çayını geçmeliyim yosun kokarken.
Van Kalesine çıkıp;
Süphanı seyretmeli,
Mavi atlasın bitiminde…

 ……………………………………………………

Bırakmalı bazı şeyleri arkada,
Ardından Van Kalesi mendil sallarken;
Hoşap Kalesine çıkmalı tarihe dokunmalı çıplak elle.
Bir gün batımında tek nefes;
Ciloya zirve yapmalı…
Ters laleli ve soğuk sulu;
Eteğinde çobanların kaval çaldığı,
Gelinlik kız tazeliğinde;
Berçelan Yaylasında oturmalı,
Koyun bekleyen çocukları resmetmeli.
Kiminin başında süt küleği,
Kimi ocak başında eteğini kurşağına takmış.
Saf ve temiz güzellerle gülüşürken;
Yaylaya dönen tırpancıların yanına çökmeli,
Tereyağını sıcak tandır ekmeğine sürüp,
Bir bardak sıcak sütle sindire sindire yemeliyim.
Ah!.. Ah!..
Aslında bir akşam,
Gecenin kalbine gitmeliyim.
Dolunayın altında,
Özlediğim dünün hatırına bu gün,
İnsanlarıma iyi uykular dilemeliyim.

Raif ARAS._ ÖZEL 01.08.2010
Raif ARAS._ ÖZEL 02.08.2010
Raif ARAS._ ÖZEL 03.08.2010

26.05.2014wwwraifaras.com (DÜZENLENDİ)
O. GELİNCİKLERİ

***İHTİLALDEN SONRA

 

 

İHTİLALDEN SONRA

 

 

Sevgili annem;
Ben dünyaya gelirken tuzlamıştın sanırım.
Adı batası ihtilalden sonra,
Ayaklarımı tuzlara bastırma alışkanlığı kazandım.
Gecelerin sonunu elimde tuz ile  getiriyorum;
Burada her hafta sonu…

Adalet dağıtanlar;
El konulan yönetim beğenilmeyendi.
Adı batası ihtilalden sonra,
Seksenli yılların en çok okşanan genci oldum.
O günlerimi paylaşmak istiyorum bu kalabalık sokaklarda;
Burada her hafta sonu…

Metalci gardiyanlar;
Gerçek hayatta çocuklarınıza nasıl davranıyorsunuz acaba.
Adı batası ihtilalden sonra,
Prangalar yüzünden nefesim hala demir kokuyor.
Çocuklarımızın bize benzememesi için demirleri boyuyorum;
B
urada her hafta sonu…

…………………………………………………………………..

Havalandırma gözcüleri;
Adı saklı ispiyoncular çıkarınız neydi ki.
Adı batası ihtilalden sonra,
Anılarımı parmak izlerimle yazardım taş duvarlara.
Kapımda anılarımı yazmak için matbaacılar bekliyor;
Burada her hafta sonu…

Zorlanan jandarmalar;
Anladığınıza inanıyorum yaptıklarınızı.
Adı batası ihtilalden sonra,
Bir yerden bir yere giderken gözlerimi kapatıyordum.
Şimdi birer birer tanımaya çalışıyorum adliyeleri;
Burada her hafta sonu…

Siyasetin cellatları;
Kanunlar o kapıları geçemiyormuş anladım.
Adı batası ihtilalden sonra,
Ölürsem buraya gömün, vasiyet hakkıma dayanarak.
Başka biri düşmesin diye kapıda duruyorum;
Burada her hafta sonu…

Ayaklarım şişerdi;
Yüzü kapalı gardiyanların falakasında.
Adı batası ihtilalden sonra,
Hayvan ismi duydukça aklıma kemer geliyor.
Gördüğüm sarayların gizli bölmelerini geziyorum;
Burada her hafta sonu…

………………………………………………………

Kuytuların nemindeyim;
Hücremde üstüme siner yapış yapış olurdu.
Adı batası ihtilalden sonra,
Kuru ve temiz giysiler bedenimi incitiyor.
Alışmaya çalışıyorum baba evinde;
Burada her hafta sonu…

Renkleri karıştırdım;
Biliyorum bütün renkler karanlıkta aynıdır.
Adı batası ihtilalden sonra,
Karanlık dehlizlerde kanımın rengini unuttum.
Kırmızıyı bayrağa bakarak hatırlamaya çalışıyorum;
Burada her hafta sonu…

Pencere demirlerindeyim;
Suç aleti bulunamadı diyen araştırmacıları düşündükçe.
Adı batası ihtilalden sonra,
Avuçlarımda  kader çizgim çoğaldı içeride.
Nöbetleşe yediğim demir cop izlerini silmeye çalışıyorum;
Burada her hafta sonu…

Doktora çıkarılmazdım;
Belki tanınırım diye hep yolunu gözlerdim.
Adı batası ihtilalden sonra,
Kapalı alanlarda kalmaktan ciğerlerimi üşütmüşüm.
Şimdi ilk defa tanıştığım doktora uğramadan duramıyorum;
Burada her hafta sonu…

…………………………………………………………………………………..

Uyumayı özlemişim;
Her tıkırtıda ödüm kopuyordu, gelenlerin yabancılığından.
Adı batası ihtilalden sonra,
Uyursam donmak korkusu oluştu bende, zeminleri unutamam.
Başucumda annemi bekletiyorum;
Burada her hafta sonu…

Durakları işaretliyorum;
Ne kadar zamanım geçti adliyelerde anlatamam.
Adı batası ihtilalden sonra,
Zamanı, adliyelerde yargılanmayı beklerken öğrendim.
Geçmiş günlerime ağlıyorum gizli gizli;
Burada her hafta sonu…

Gün yüzlüm;
Gün yüzlü hatıralarım çocukluğumda kaldı.
Adı batası ihtilalden sonra,
Ben Önkuzu’yum, Kürşat’ım, Çiftçi’yim ve Yazıcıoğlu’yum.
Ben; Sağmalcılarda, Mamakta , Bucada ve Vandayım;
Burada her hafta sonu…

 

Raif ARAS._ ÖZEL 28.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL29.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 30.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 31.07.2009

www20.07.2014raifaras.com (DÜZENLENDİ)
O. GELİNCİKLERİ

NOT: Yayınlamamak için çok direndim. Ama gözüme batıyordu.
Lütfen düşüncelerinizi yazınız…

 

 

***ERCİŞTEN SİMALAR

ERCİŞTEN SİMALAR

 

Kahveci Şevket; Ayıboğan Sedo vardı,
Kasatoronun oyun kahvesi; Bahattinin keyif kahvesi,
Keremin memurlar; Kasımın büyük klübü vardı.
Aşağıda Hakkı Eminin kahvesi vardı kürsülü;
Sucu Osman işletirdi.
Adil usta vardı çayı meşhur,
Sabah namazında çaylar demlenirdi;
Alidayı kıraathanesi vardı ozanlar gelirdi oraya.

Bir Saraçoğlu sineması bir de Nazlıların Yazlık sineması,
Sinema dairesinin altında Hayrettin abinin matbaası;
Yeşil Erciş Gazetesini çıkarırdı.
Karaca sineması açıldı sonradan; güzeldi.

Hacıoğlu oteli vardı kahvenin üstünde,
Purul yolunun başında Erzurum oteli;
Bir de Suphan Palas vardı saatçilerin.
Kambahlının; Şekercilerin hanları vardı;
Hayvan sahiplerini de barındırırdı.
Hancı Ali ve oğlu Pala Zülfikar vardı.

 ………………………………………………..

Hacı Alinin fırını vardı; tava ekmeği yaparlardı,
Memohanın fırını vardı çörek yaptırdığımız;
Kar Fehmi vardı kardeşleriyle çalışırlardı,
Müteahhitlerden Küçük Hacı vardı fırıncı,
Kel Celal vardı sonradan fırıncı olan.

Lazın hamamı vardı; Muhtarın hamamının  karşısında,
Foto Süleyman vardı babadan mesleği bilen;
Foto Zabit bir de Foto Lütfü vardı.

Pineci Bekir vardı; sosyetece küfür ederdi,
Mecit Orucun köşede benzinci Süleyman;
Kaçağın duvarının yanında lastikçi Mustafa amca vardı.
Tuzcu Hamza dayı ve evde kalmış oğlu vardı köşede,
Sütçü Kemalin yeri vardı ucuza doymaya,
Sosenin Sıddık vardı tahin helvacı;
Şıh Hüseyin; Aşçı Resul ve Kerim Usta vardı Bitlisli,
Meşhur aşçı Halil; kebapçı Ali Bakbak vardı.
Bir Kerim usta vardı pastacı; askeryeden emekli…
Kırık leblebici Sosenin Ali; tek tek sigara satan Faik Talo;
Cacıkçı Ahmet; Ferhan dayı vardı peynir satarlardı,
Siirtli Hızır vardı; kuru incir ve üzüm satardı.
Gop Osman, Hamit Düz; Terzi Altın Makas vardı,
Bir Tellal Yusuf vardı belediye habercisi,
Vatandaşın kayıpları onunla aranırdı.

 ……………………………………………………….

Sünnetçi Evdo dayı vardı; sosyete Cici berber,
Demirci Ağa; demirci Reşit, Nurettin ve Abış amca vardı.
Kalaycı Siirtli Emmo ve Hasani Meşedin;
Taş duvarcı Yakup usta; kerpiççi Mehmet Yapar usta vardı.
Komisyoncu Celal ve ortağı Lütfü abi,
Sebzeci Kamil vardı sebze halinde.
Kemal Çavuşoğlu vardı yük taşırdı vabisle,
Kar Rahmi vardı “İyi gidirem mi ” diyen;
İlhami Çavuşoğlu vardı şehirlerarası otobüsçü.
Bir Hafız Bahattin vardı ayaklı telefon rehberi,
Saatçi Necati, Muzaffer Barutçu vardı Atatürk caddesinde;
Emniyet caddesinde Saatçi Kemal, Yusuf Zorlu vardı.

Aşıroğlu Alinin tikiydi göz kırpmak,
Reislerin şirketi, eczanesi vardı;
Akyollardan Cevdetin Sümeri vardı yanında.
Lal Ekrem vardı fantazici fakir babası,
Paketçi Şevket; Hacı Salih vardı kışlanın zengini.
Santralci İbrahim usta vardı, saatle elektrik verirdi;
Traktörcü Mahmut vardı et çekerdi mezbahadan,
Bir Avcı Veli bir de avcı Kemal ve Niyazi vardı,
Madrabaz Sıddık vardı buğday pazarında;
Cambaz Sılo, cambaz Hamit ve cambaz Ali Toprak vardı,
Hacı Ali Albayrak vardı, meşhur siyasetçi;
Mehmet Ağa vardı belediye başkan heveslisi

………………………………………………………………………

Guro Yusuf, Pala Mehmet vardı ofiste çalışırlardı,
Cemal Yıldız Gavur Bilo vardı Nadir amcayla ofiste.
Gınne, Cebbar, Şeref, Haralı Yusuf  vardı,
Kasap Hısso, Kambur Yaşar ve Ecat top oynarlardı.
Bir Sose Nene vardı kadın doktoru gibi,
Yılmaz doktor vardı ilçenin tek doktoru.


Halim hoca vardı cuma akşamı nikah tazeleyen,
Zakir hoca vardı hatimci yetiştiren;
Bir gop hoca vardı Harginli sesi güzel.
Terzi Cabbar, terzi Selahattin usta vardı,
Küçük Gardiyan vardı bir de Marangoz Ali usta;
Lakaplarıyla tanınan, hatırladığım.
Kel Beşir;Kör Beşir, Tendire Sıçanın Beşir,
Muhtar Muhammet, Nurşahın Mehmet,Hafız Ahmet;
Hacı Mirpenç, Silahtar ve Küpçü Bekir,
Varol Hoca, Sinoğlu, Şakir Hoca vardı eğitim ordusundan;
Aşir hoca vardı onlarca dönem diploma imzalayan.

 …………………………………………………………….

Sofu Yusuf, inatçı Fettah dayı, Norşinli Meco,
Peronun Ali, Leylinin Ömer, Rus Basri vardı.
Kasap Şerif ağa vardı; namı diğer  “efe “,
Öreneli Muştak, Gajenın Muştak, Ecem Memi,
Tepebaşılı Elfesya, Koçonun Ahmet, İstanbullu  Selahattin;
Bahri bey, Rüştü abi,  Zade bey, Melle Cemil vardı,
Şebap ağa, Agit ağa vardı Bekiranlı.
Kışlada Zedelerin Süleyman, fırıncı Abdullah vardı,
Şekerci Hakkı Emmi, Ozan Emin Telli;
Davulcu İskano ve Zurnacı Ahmet dayı vardı şenlikçi.
Şofor İbo, Jet Ömer, Akıllı Ali vardı acelecilerden,
Delibaş İzzet, Veysi Kürüm, Simeklioğlu, Müftüoğlu vardı.

 Ot biçiminde suluya, bağ boıumunda bağlara gidilirdi,
Sebze zamanı Haydarbeydi uğrağımız;
Adaklar adanınca Haydarbabaya ve Gökoğlana varılırdı,
Bir çılhan vardı ilçenin karnı gibi;
Bitiminde  derezemi vardı korku yatağı.
Büyük Cami vardı buluşma adresimiz,
Bir de Reşit ağa vardı;
“Çocuğum olsun” diye servetini harcayan…
Raif ARAS._ ÖZEL 23.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 24.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 25.07.2009

Raif ARAS._ ÖZEL 27.07.2009

wwwraifaras.com 06.09.2014 ((DÜZENLENDİ)
O. GELİNCİKLERİ

Mutlaka hatırlayamadığım saygı değer hemşerilerim olmuştur. Rahmetle anıyorum.
Saygılarımla…

 

 

 

 

***ANILARIMDAN

ANILARIMDAN

Yılda bir gel,
Memlet’in harman zamanı;
Buğday tayaları vurulduğunda yan yana.
Koşumlarda bir kaç çift öküz,
“Ha balam” diyen düvenci mutluyken;
Elinde mendil; halay başında,
“Laçin” oynamalı Öreneli Hamza…

Yılda bir gel,
Memleketin bağ bozumu zamanı;
Şirehanelerde üzümler gilelenende.
Sepet sepet kağnılarda yolculuk,
“Şerbeti bol olsun” dilekleriyle;
Elinde mendil; halay başında,
“Koçeri” oynamalı Ali Akıllı…

Yılda bir gel,
Memleketin gülan zamanı;
Katkatı çiçeği açtığında domur domur.
Evlere kuzu sesi sindiğinde,
“Ağıllar dolsun” duasında eller;
Elinde mendil; halay başında,
“Baso” oynamalı  Muhtar Mehmet…

Yılda bir gel,
Memleketin balık zamanı;
Daha av mevsimi başlamadan kentte,
Mercimekli bulgur pilavının yanında ayran tas tas;
“Afiyet olsun” dileğinde ev sahibi,
Elinde mendil; halay başında,
“Serçe” oynamalı Uzunun Süleyman…

Yılda bir gel,
Memleketin yayla zamanı;
Çadırlar kurulmadan kaya yakınlarına,
Asılınca örtmelere tahta yayıklar;
“Gadasız belasız” dualarında komşular birlikte,
Elinde mendil; halay başında,
“Temirağa” oynamalı Purulli Cevdet…

Yılda bir gel,
Memleketin ot biçimi zamanı;
Tırpanların arıstaklardan indiği günde,
Kevenilerin en güzel keşkek pişirmesini gör;
“Allah rasgetire” temennisinde ırgatlar,
Elinde mendil; halay başında,
“Papuri” oynamalı Köse Malla…

Yılda bir gel,
Memleketin düğün zamanı;
Dokuzuncu ayda hasat sonlarında,
Ellere kınaların sürüldüğü güz günü;
“Oğlum ve gelinim” dediğinde  kaynana,
Elinde mendil; halay başında,
“Ağır” oynamalı babam Reşit Ağa…

Raif ARAS._ ÖZEL 21.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 22.07.2009
O. GELİNCİKLERİ

***BEN ÖLÜNCE

BEN ÖLÜNCE

 

 

 

Ölüm salasını,
Emmimoğlu Mehmet hoca okusun;
Ne kadar yanık okur bilirim.
Zübeydeoğlu desin sonunda,
Öyle ansın…
Yanlış anlamayalım ha;
Ben Reşit Ağanın oğluyum,
Babamı çok severim.
İnsan atasını atabilir mi; unutabilir mi hiç.
Emek olarak düşündükçe dünyada,
Annem diyorum…
Aslında tanıyanlar beni bilir.
Anam; anamdı,
Anan; atamdı,
Benimle dünyada olunca…

 Selacemi;
Hatıra defterimin üstüne koyun.
Kim varsa hatıralarımda paylaştığım,
Hakkını helal etsin…
Onlardan izinsiz;
Onlara muhabbet duydum.
Kul hakkıyla gitmek istemiyorum,
Bu dünyadan gidince…

Bedenimi;
Gözyaşlarıyla yıkayın.
Kefen almaya gerek yok; biliyor musunuz,
Şiirlerime sarın.
Kitaplarımdan bir tabut yapın;
Boyumca olsun.
Kapağına,”BİZİM ORALAR” şiirini bırakın;
Tabutum omuzlara alınınca…

Hoca Efendi; anılarımdan bir kesit okusun,
Hemen gömmeyin beni;
Tutun bir gece Kara Yusuf camisinde.

Üzerime,
Annemin bahçemize diktiği;
Koruduğu; kolladığı “Katkatı’dan” bir gül,
Ya da kuru bir dal bırakın…
Belki bir hayır sahibi başucumda okur;
Kim bilir!
Gelip yetişmeyen olur;
Ertesi güne uzun bir ömür yaşayayım,
Öldükten sonra gönlümce…

Haydarbeyde gömün beni,
Anamın babamın yanına.
Vasiyet değil bu; arzudur,
Belki de tanıyanlarım çoktur ondan…
Anamın babamın mezarına gül diktim,
Yıllarca baktım korudum kendimce;
Umarım benim başucuma da dikerler,
Bülbülün öttüğü,
Resulün sevdiği gülden…
Yazdığım ilahileri okusun herkes,
Bir ağızdan bir sesten…
Baş tacımı koyarken helallik istiyorum herkesten.
Ayaklarıma başkaları su dökmedi,
Kendim yıkadım ömrümce;
Sadece imam yıkayacak ben ölünce…

 

Raif ARAS._ ÖZEL 18.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 19.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 20.07.2009

23.10.2014wwwraifaras.com (DÜZENLENDİ)
O. GELİNCİKLERİ

***DUYGU UMUT SÖZ VE AŞK

DUYGU UMUT SÖZ VE AŞK

 

Duygu bu!
Hissettikçe içlendiren,
Acılara; ağıtlara…
Dahası;
Onlarla birlikte anılan her şeye.
Şimdi sıra sende;
Anılarını al avuçlarına,
Sıraya koy boy boy.
Bana adanmış kaç tane var…
İçimde fırtınalar koparken;
Kaderimi omuzladım; peşindeyim,
Alın yazın kadar yakınım…
Duygularıma isyan ettirme,
Seninle mutludur düşüncelerim;
Ölesiye mutlu…
Duygular bir gönülde doğar; iki gönülde büyür,
Dünden arta  kalan düşlerin etkisinde;
Hep derdin ya,
Sevgi paylaşıldıkça güzeldir diye;
Kaç yaşına girmiş böyle çocuksun…

 Umut bu!
Kavuşma arzusu,
Düşündüklerine sevdiklerine…
Dahası;
Onları hatırlatan her şeye.
Şimdi sıra sende;
Umutlarını al avuçlarına,
Sıraya koy ayrı ayrı.
Bağlanmış kaç tane var…
Gözlerindeki kıvılcımlara kapıldım;
Kaderimi omuzladım; peşindeyim,
Alın yazın kadar yakınım…
Kırma umudumu;
Umutlarım sende yeşerdi,
Ölesiye baki kalsın gönlümde….
Bilirsin umutlarımdır beni yaşatan,
Ayrılık diye bir umut yoktur;
Hep özlerdin ya,
Başka dünyaların özleminde bile;
Kaç mil uzaktasın başın dizimde…

 Söz bu!
Düşüncenin yüze anlatımı,
Geçmişinden geleceğine götüren…
Dahası;
Bir hayatta birbirine bağlayan her şeye.
Şimdi sıra sende;
Sözlerini al avuçlarına,
Sıraya koy tane tane.
Bana söylenmiş kaç tane var…
Oysa ilk ben seviyorum dedim;
Kaderimi omuzladım; peşindeyim,
Alın yazın kadar yakınım…
Arkasındayım sözümün;
Seviyorum demiştim,
Ölesiye seviyorum hem de…
Seveceğim demiştim,
Ya ikimiz ya da hiç birimiz;
Hep derdin ya,
Ağzından çıkanı kulağın duymaz mı;
Kaç promil sarhoş laftır anlaşılmıyor…

 Aşk bu!
Bir gönüle esir düşme,
Arzularına; isteklerine…
Dahası;
Onlarla paylaşılan her şeye.
Şimdi sıra sende;
Aşkını koy kalbinin bir tarafına,
Sıraya diz birer birer hislerini.
Bana yandığın gün kaç tane var…
Oysa ben seni sessiz sevdim önceleri;
Kaderimi omuzladım; peşindeyim,
Alın yazın kadar yakınım…
Ömür adadım uğruna;
Herkesler görecek bu aşkın sonunu,
Ölesiye bağlılığımı…
Ömrümün sonuna kadar sevdalın olacağım,
Ardından gönül sarhoşluğunun akıbetini;
Hep sorardın ya,
Önemli olan bu sevda da;
Kaç voltluk çarpmayla isabet aldığım…

Raif ARAS._ ÖZEL 14.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL15.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 16.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 17.07.2009
O. GELİNCİKLERİ

 

***SENSİZLİĞİMİ BİLİYORSUN

SENSİZLİĞİMİ BİLİYORSUN

 

 

Bilmiyorum,
Beddua mısın gönlüme;
Ödül müsün ömrüme anlamadım.
Tesadüflere inanmam aslında,
Gidişinde sevdiğimi öğrendim.
Unutamadığım o Zeytin Gözler,
O tutmadan terleyen ellerin.
Birlikte anılır olduk burada;
Senden başkası olmayacak;
Gelsen sen; gelmesen sensin tahtında.
Hatırladığım seni sevmek zamanı,
Olmazsa olmazsın.
Söz verdim gönlüme,
Sensizlik;
Benim beşik kertmem.

Biliyor musun,
Ne gün dönümü farkediyor;
Ne de esmer zamanların gelmesi.
Kış; kar bora,
Gül; çiçek yaz değilsin.
Kendini uzağında sanma gönlümün,
Ellerim seni yazıp çiziyor,
Kalbim sana atıyor.
Hatırladığım seni sevmek zamanı,
Olmazsa olmazsın.
Hücrelerime işlemişsin,

Sensizlik;
Damarlarımda gezen kan.

Biliyor musun,
Birlikte yoğrulmuş kaderimiz,
Senin de kurtuluşun yok.
Zaman mekân fark etmez anladım,
Yüreğine dokun görürsün.
Hatırladığım seni sevmek zamanı,
Olmazsa olmazsın.
Alın yazısı silinmiyor,
Sensizlik;
Ömrümün ortağı.

 Biliyor musun,
Yudum yudum  su gibisin,
Lokma lokma ekmek gibi.
Alıp verdiğim nefestesin,
Dönüşünü bekliyorum zamanda.
Yılsın,
Aysın,
Günsün;
Ansın.
Hatırladığım seni sevmek zamanı,
Olmazsa olmazsın.
Gittiğim her yerdesin,
Sensizlik;
Yol arkadaşım.

Biliyor musun,
Aslında anlatmak istemiyorum,
Mutsuzluğumu göremez kimse.
Pervazına kuşlar konmasa da penceremin,
Cumbasında çay içmesekte,
Ellerim arasa da ellerini delice;
Nasibime düşen bu.
Hatırladığım seni sevmek zamanı,
Olmazsa olmazsın.
İnan yetmiyor ifadeler,
Sensizlik;
Anlatamıyorum, anla işte.

Biliyor musun,
Gittiğim her yerdesin adım adım,
Birlikte anılır olduk zaman içinde.
Hücrelerime işlemişsin koparamam,
İfadeler yetmiyor beni anlatmaya,
Yaşadıkça beraberiz an an.
Hatırladığım seni sevmek zamanı,
Olmazsa olmazsın.
Her şeyden başka; paylaşılamayan,
Sensizlik;
Anlayabiliyor musun nasıl bişey.

 

Raif ARAS._ ÖZEL 10.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 11.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 12.07.2009
Raif ARAS._ ÖZEL 13.07.2009

O. GELİNCİKLERİ

***SESSİZ ÇIĞLIKLARIM

SESSİZ ÇIĞLIKLARIM

 

 

Sessiz çığlılarım dudağımı titretirken,
Üşüyen bedenimde;
Yokluğun sol yanıma vuruyor.
Ben,
Yenilmişliğime kızıyorum, ağlıyorum;
Vakit yalnızlığa doğru koşmakta…

Ağlamaklı bir yazım mı var bilmiyorum,
Sessiz sessiz ağlarken;
Kendimi karanlıkta tuttum her zaman,
Yokluğunda;
Katran karası gecelere sığındım…

Sözümün geçmediği bedendeyim sanki
Kaç adım gelmeliyim bilmiyorum.
Bitmek bilmiyor sensizlik,
Bitmek bilmiyor sancılar;
Şunu da unutma,
Sevgi gitmekle bitmiyor…

 Yalnızlığım yanımdaydı;
Sabahladım adımlayarak.
Dinlediğim şarkılar;
Hep sizin sokaktaydı,
Geçen yılların yaralarını deşti…

Her saat hüzne koşuyor yüreğim,
Yalnızlık deryasında sığınacak liman ol.
Yani;
Kalmak isteyip gidenlerden,
Beklemekteyim…

Tutup bütün korkuları;
vuslatın emrine ver.
Senin günahlarında bana yazılsın,
Acıları unutturacak gecemiz olsun birlikte…

Yoruldum inan ki yoruldum,
Aramaktan; beklemekten yoruldum.
Kalmak istiyorsan yanımda
Ve de sevmek istiyorsan;
Yalnızlığa diz çöktür önümde,
Ben de alnından öpeyim…

 

Raif ARAS._. ÖZEL 08.07.2009
Raif ARAS._. ÖZEL 09.07.2009
O. GELİNCİKLERİ